1 Haziran 2018 Cuma

Ahlat Ağacı bizim şehre gelmedi.

 Ahlat Ağacı'nı bekliyordum, gelmedi.

Beklediğim şeyler aklıma sıra sıra geliyor ve Ahlat Ağacı'nı nereye koyacağıma karar veremiyorum.

Her sabah  dağıtılmış kirletilmiş üç oda bir salon ile baş başa kalıyorum, her yerin toplanmasını ve temizlenmesini bekliyorum.
Eskimiş rengi solmuş beyazları çamaşır sulu leğenlere bastırıyorum bembeyaz yeni gibi çıkmalarını bekliyorum.
Kedimin tüylerini taratmaya izin vermesini bekliyorum.
Süpürge sapının en derin köşelere uzanabilmesini bekliyorum.
Soluğumu tıkamayan yer silici markayı bekliyorum.
Ellerimde parça parça kesikler oluşturmayan   çamaşır suyunu bekliyorum.
Pencerelerimin, aynalarımın lekesiz olacağı günleri bekliyorum.
Çorbanın pişmesini bekliyorum.
Fırın alarmını bekliyorum.
Göz yaşartmayan soğanı bekliyorum.
Hamurun mayalanmasını bekliyorum.
Okul servisinin gelmesini bekliyorum.
Ellerine sağlık denilmesini bekliyorum.
Ev ödevlerinin eksiksiz yapılıp yatağa gitme vaktini bekliyorum.
Bir çocuğun büyümesini bekliyorum.

Düzenli çekmecelerin çok olduğu zamanlarımı bekliyorum.

Kendi yatağını topladığı
ayakkabı bağını bağlayabildiği günleri bekliyorum.
Sütün ılımasını bekliyorum.
Kıyafetlerin ayakkabıların bir sene daha idare edebilmesini bekliyorum.
Hep aynı duvarlar arasında hep aynı işleri yaparken farklılaşmayı bekliyorum. Daha güzel olmayı bekliyorum.
Aynı penceremden aynı çatılara bakarken farklı şeyler görebilmeyi bekliyorum.







4 yorum:

  1. Çok beklersiniz daha!
    Çok güzel bekleyişler silsilesi oluşturmuşsunuz.
    Beklentilerimiz arttıkça bunun aslında yaşamın kendisi olduğunu değerlerimizin farkına varmak olduğunu,bize özel olduğunu fark etmek bizi özel yapandır.

    YanıtlaSil
  2. Bir bakıma beklemekle geçiyor hayat canım arkadaşım :) Bir kısmı oluyor çok seviniyoruz, olmayanlar içinse vardır bir hayır diyoruz, aslında beklemek umut etmek oluyor ve hayatta tutuyor :) Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  3. İnsanların olumsuz şeyler yazmadan hemen önce durup düşünüp vazgeçmelerini bekliyorum.

    YanıtlaSil
  4. ne uzun bir filmdi ahlat ağacı, N.B.Ceylandan beklenmeyecek kadar çok dialoglu, şiirselliği her zamankinden az, nerdeyse belgesel tadında... samimi diyologları filmi izlettiriyor ama sinemadan çıkınca ortak kanaatimiz 3 saat sinemaya kapanmak yerine televizyonda da izlenebileceği idi...

    YanıtlaSil