Öğrencilerin seslerine ve görüntülerine diğer apartman sakinlerine göre en yakın olan bizdik. Erkeklerin dar pantolonları vardı bileklerinin üstüne kadar. Çıplak bileklerinin altında markalı spor ayakkabıları hep montlarının rengindeydi. Şekilli saçları ve sakalları vardı, ellerinde sallanan hep bir tesbihleri vardı. Küfrederek konuşmaları vardı. Sabahlara kadar kahkahaları vardı.
Uyarılmalardan ricalardan anlamaları mümkün değildi , sel gibi enerjileri vardı duramazlardı , düşünemezlerdi, hissedemezlerdi, apartmanda çocuklar vardı, vur patlasın çal oynasın da nasıl uyuyacaklardı...Öğrencilere yakın odalarımızın kapısına kilit vurdum, "bu odalara girmiyoruz artık bize iki oda yeter" dedim . Kahkaha sesleri daha az duyulur oldu, aradaki duvar sayısı artıkça, akşamları uyuyabilmek kolaylaştı.
Kesintisiz , hiç azalmadan her gece sabahlara kadar kahkaha sesleri , kendimi sorgulatmaya başlattı. Ben, çok yaşlandım, gençleri anlayamayacak kadar çok yaşlandım, her akşam sabahlara kadar gülebilmeyi anlayamıyorum. İnsan ilişkilerinde yanlış olan o şey aklıma geliyor" ben gençliğimde böyle değildim, ben de öğrenciydim ailemden uzakta başka şehirlerde, böyle değildim" diyerek kendim ile kıyaslamaya başladım komşum öğrencileri. Ben her gece efkarlanırdım, annemden babamdan kardeşlerimden uzaktayım diye, her şeyinden fedakarlık ederek beni okutan ailem için memleketim insanlık için bir şey yapmalıyım diye uykularım kaçardı. ( şimdi bu yaşımda keşke bu kadar düşünmeseydim hüzünlenmeseydim ben de bu öğrenciler gibi kahkaha ile dolu olsaydım diye de aklıma geliyor)
Kocaman bir şehirde kocaman bir üniversitede kocaman bir amfide yüzlerce kişi ile yan yana oturup ders işleyip sonra yüzlerce kızın olduğu öğrenci yurduma gidip yatağa yattığımda yalnız olduğumu hissediyordum. Yalnız olduğumun hissi o kalabalık şehirde hiç yakamı bırakmamıştı ve beni ,kendimi bulmaya itmişti. (kendimi bulamadım hala arıyorum ama kendimi bilmek adına ilk adımı başka şehirdeki üniversitemde atmıştım, hepsi bu, kahkaha atmayan bir öğrenci olmak beni paralı, iş güç sahibi yapmadı)
Geçen hafta komşumuz öğrencileri anlamak adına kendimi sorgulamayı bıraktım.
Geçen hafta, alt komşumuz olan yöneticimizin annesi vefat etti. Bir öğlen vakti elimde telefon karatavuk peşinde koşuyordum, bir arka balkonda bir ön balkonda içli içli ötüşünü kaydediyor iken sokağımıza apartmanımızın önüne cenaze aracı geldi. Teyzeyi aldı arkasında gözü yaşlı bir kaç kişiyi bırakıp gitti.
O gün oğlumun arkadaşları ile oynama günüydü, hafta da bir gün herkes kendi evinden internet bağlantısı ile bir oyun oynuyorlardı. Arkadaşlarına komşumuz teyze öldü, oynamak istemiyorum dedi.
Öğrenci komşularımızın kahkahasını hiç bir şey durduramaz demiştim, aşağıda ağlaşmalar yanımızda kahkaha sesleri içinde oğlum " anne odalarımızın kapısını açmaya çok az kaldı üniversiteleri bitiyor "dedi.
Bu küçük şehirde düşük puanlı üniversitede yüksek kiralı evlerde oturup markalı kıyafetler giyerek okuldan daha çok kafelerde giden komşumuz öğrenciler , çocukların uykusunu, ölünün yakınlarını hissedemeden her gün eğlence her gün sabahlara kadar kahkaha ile bir ay sonra okullarını bitirecekler öğretmen olmaya çalışacaklar.
Başka odalara kaçarak oğlumu onlardan uzaklaştırabilmiştim, öğretmen olup oğlumun karşısına çıktıklarında ne yapacağım?