8 Eylül 2021 Çarşamba

kurtlu kiraz-2-

 Turuncu kedi(https://ayseninkozasi.blogspot.com/2021/09/kurtlu-kiraz-1.html )bir çuval içinde bahçemize atıldığından beri yanımda, kucağımda. Korkak, ürkek bir kedi, daha önce hiç  böyle kucağımda boynuma sarılan   bi kedi bilmiyorum. Yoldan fren sesi gelmişti, Ufuk ile  ot koparıyorduk, araba  bir çuval fırlatmıştı, içi kedi dolu.  Mevsim dikim mevsimiydi, tarla otlardan temizlenecek, kazılacak, bellenecek, fideler dikilecekti. Traktör, makine olmadığı için  tüm işleri elimizde kazma ile bitirmeye çalışıyoruz. Turuncu kedi kucağımdan hiç inmek istemiyor,  işleri onunla birlikte yaparken  bu halsizliği beni çok tedirgin ediyordu. Sadece hafta sonları gelebildiğimiz bahçede o kadar çok kedi var ki, bu gölün yanında insanlara muhtaç olmadan başlarının çaresine bakabiliyorlar. Kapısı önündekileri çuvala koyup  otobana, ormana, göl kenarına boşaltma geleneği olmasa turuncu kedi bu halde olmazdı. 

 Artık kucağımda tutunacak gücü kalmamış olmalı ki, beni kuru otlar üzerinde  beklemeye başladı.

İşim bitsin diye beni bekliyor, kucağımda sessizce uyumak istiyordu. Telefonda veteriner ile konuşuyor Ufuk, durumu ile ilgili bilgi veriyor,  tavsiye ettiği şeyleri yapıyoruz. 


Kuru otlar üzerindeki hali hoşuma gitmiyor, veterinere götürmek istiyorum. Otların üzerinde işimin bitmesini bekleyen turuncuyu kucaklayıp arabaya atıyorum. 

Sokağa çıkma yasağında, 100 km uzaktaki veterinere polis, jandarma  kontrollerini aşa aşa gidiyoruz, köy yollarındaki  kontrollerdeki jandarmalar şaşkın, köy kedisi veterinere gider mi?



Veteriner ameliyat gerekebilir diyor, kediyi bırakın diyor.
(Geri dönüş yolunda derin bir sessizlik, bilinmedik karanlık bir kuyunun içine çekilmişiz gibi. kaç lira isteyecekler diye soramadık, para  aklımıza geldikçe suçluluk hissediyoruz, kaç lira olursa olsun deme lüksüne sahip değiliz).( Böyle anlarda hiç para kazanamıyor oluşum canımı çok acıtıyor.) 
Kirazlar satılır mı diye aklımıza geldi, henüz tam olgunlaşmadılar, kurtlanmalarına daha vakit var iken...Ama ala bula tam olmamış kirazı alan olur muydu? 
Köy yolundaki açık bir bakkala sorduk, " kirazlarımız var ama böyle böyle",  " ilaçlı olsaydı çok iyi olurdu, dedi bakkal, herkes soruyor, ilaçlı değilse almıyorlar, kurtludur diye ama etrafta kiraz yok, satacak kiraz yok, getirin alırım" dedi.
Eve varır varmaz bahçeye koştuk, akşama kadar bir kasa dolusu topladık. Yarın kediyi almaya giderken bakkala bırakacaktık. 
Akşam veterinerden kedi hakkında bilgi aldık, pisi pisi otu denilen şey yüzündenmiş hastalığı, karnından çıkarmışlar otu, durumu iyiymiş. Kediyi bırakırken sokak kedisi demiştik, akşam telefonda da  sokak kedisi olduğu için bir şey yapabilir mi diye sorduk. Gönlünüzden ne koparsa onu verin dedi. Allahım, ne diyelim, gönlümüz ne diyecek, bu duruma düşmekten o kadar çok utanıyorum ki. Gönlüme yatan,  sokak hayvanları için  her veterinerin uyması gereken bir tarife olmasıydı, yaptığı işlemin normal tarifesi üzerinden bir indirim hakkı. Ama bunu bile söyleyemiyorum, internette en azı ikibinliradan başlayan  beş bin liraya kadar ücret tarifeleri var. İki bin lira ama bin ver dese, beş bin lira ama ikibin beş yüz ver dese, nasıl verecektim? Bahçemde, köyümün yollarında gözüme yaralı bi kedi çarpmasın diye korka korka yürüyorum, görüp de umursamama yükünü sırtlanmak kolay mı? 
100 km uzaktaki bu veteriner gönlümüze en uyan veterinerdi, yaklaşımı insancıldı. Yarın gönlümüzden kopanı verip kediyi alacaktık.
Bakkala 15 kilo kiraz verdik hepsini tek tek inceleyerek irilerini seçe seçe kasaya  koyduğumuz için kirazların ilaçsız olması sorununu tekrar açmadı, 70 lira verdi. 
Turuncu kedi için toplamda 400 km yol gittiğimiz için 70 lirayı yolda durup   benzin parasına ilave ettik.
Kliniğe gönlümüzden kopanı değil de, ay başına kadar zaruri ihtiyaçları karşılayan paradan artanını vermek zorunda kaldık. Parayı verirken de çok utandık. Bir suçlu gibi, kediyi alıp arabaya koyduk. Yolda bakkal aradı, kirazların devamı var mı diye,artık kurtlamıştır diyoruz, satmaya da isteğimiz kalmadı. 
Ufuk çok mutlu, iyileşti, diyor, arabadan iner inmez bahçeye işler için gidemiyorum, yapamıyorum, ufuk o sırada bu fotoğrafımı çekmiş, turuncu kedi doktordan geldi diye.
Ufuk sevinme diyordum, bir yanlışlık var.
Kedi kucağımdan inip kıvranmaya başladı, ufuk'un sevinmesi durdu. Cebinden telefonu çıkardı veterineri arıyor,  hemşire çıkıyor, her şey yolunda diyor, gerekli olanı yaptık, sağlıklı teslim ettik.  Başka bir veteriner ,  daha başka bir veteriner aramaya çalışıyor, kedi kıvranıyor.
Ufuk  soluk soluğa telefon ile aramalar yapıyor, ben kedinin yanından ayrılıyorum. Kazma almaya gidiyorum. Kazmayı geçen gün gömdüğümüz hamile kedinin yanına yakın bi yere vurmaya başlıyorum. Kedinin yanına geldiğimde ufuk telefonu kapatmış,  keşke sokak kedisi demeseydik, keşke indirim yapar mısınız demeseydik diye göz yaşı döküyor.

Yanlışlık var,  yaralı kediyi bir çuvala koyup bahçeye fırlatan, kötü insanlarda değil, yanlışlık.
Yanlışlık, iyi insanlarda, 
Yanlışlık, iyi insan olduğunu sananlarda.
Yanlışlık ben de, Ufuk'da, hayvanlara hayat vermeye çalışan veterinerde...
Sokak hayvanı demeseydik, diye göz yaşı dökmeden önce sokak hayvanı diye verdiğimiz paranın kuruş kuruş hesabını yapan biz, bizi o hesabı yapmaya iten nedenler...
Sokak hayvanına layık göremediğimiz şeyler, gönlümüzden koparamadıklarımız,
Değiştirmek için çabalamayan biz.

Bahçemi görenler, gölün kıyısında meyve ağaçları dolu iken, cennette yaşıyorsun diyorlar.
Cennetimin her köşesine hırpalanmış, önemsenmemiş bedenleri gömüyorum. En son  karnında yavruları ile anneyi ve  turuncu tüylü, mavi gözlü ürkek , kollarını boynumdan ayıramayanı gömdüm.
Beni beklediği yere kuru otlara bakıyorum. 
İki aydan fazla oluyor,
hiç yaşanmamış gibi hissetmeye çalışıyorum
Ama yapamıyorum, ancak bugün yazıyorum.











 







 


3 yorum:

  1. Konu derin ve çok yönlü.
    Allah'ın bu seşsiz kullarının hesabı da bizim üzerimizde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben hep sızlanma tarafındayım. Halbuki yapılacak ne çok şey var, kendi sokağımızdaki kendi köyümüzdeki hayvanlar için.
      harekete geçebilsem sızlanmayı bırakıp...
      teşekkür ederim Kiremithanem.

      Sil
    2. Onu yap,en azından kendi adına hesabın kolaylaşır Allah'In izniyle çok üzülüyorum bu hayvanlara.

      Sil