Ben, Daniel Blake filmi, şu soğuk kış günlerinde koltuğa uzanıp küçük mutluluklar aradığımız o içimizi ısıtan filmlerden biri değil.
Sorumluluk sahibi, komşularını çevreyi seven , tüm faturalarını ödemiş, yükümlülüklerini seve seve yerine getiren ,İngiliz vatandaşı olarak yaşlanmış marangoz Daniel iş yerinde kalp krizi geçirir. Beklenmedik bu hastalık doktorunun verdiği rapora göre bir süre işini yapmasına engel olacaktır.
Daniel'in başka hiç bir geliri olmadığı için işsizlik ödeneği alabilmek için sosyal devlet ile verdiği mücadeleyi izliyoruz.
Devletten hak ettiğini alabilme yolunda örümcek ağı gibi bir sistemin içine düşmüştür Daniel. Ağın içinde ilerlemek Daniel gibi bilgisayar internet nedir hiç bilmeyen birisi için mümkün değildir. Sistem , özelleşmiş bünyesi ile insani değerlere saygısız bir şekilde yapışkanlı ağlarını uzattıkça uzatmış, mağdurların kendilerine ulaşmak için çırpınmasını çırpındıkça kendi kendilerini yok etmesi umudunda...
Onurlu bir insan için sistemin masalarına sistemin saygısız cahil empatisiz kaba elemanları ile defalarca oturmaya mahkum olmak işkencelerin en kötüsüdür.
Daniel'in en korktuğu şey, parasızlık yüzünden kendine olan öz saygısını kaybetmemek iken, kendi gibi işsiz iki çocuğu ile bekar bir anne ile tanışır...
80 yaşındaki filmin yönetmeni Ken Loach bu filmi ile 2016 Altın Palmiye ödülünü almış, ödül konuşmasında, umutsuzluk döneminden geçtiğimizi, bu umutsuzluktan yararlanmaya çalışanlar olduğu gibi onun gibi yaşlıların umut mesajı göndermesi gerekliliğini belirtmiş ve " başka bir dünya mümkün" diyerek filmi armağan etmiş. ( Ken Loach tüm filmlerini herkes bedava izleyebilsin diye yotube koymuş)
Ben filmden çok etkilendim, filmi izlediyseniz yorumlarınızı merak ediyorum...
ah sen yazınca hatırladım. ne kadar güzel bir filmdi! ne vıcık vıcık gereksiz umut ne de kesif karanlık. ken loach abinin filmlerinde o evleri, işci sınıfını, kraliçe ve düşeslerin olmadığı ingiltere, sanki bizim yan mahalledir, öyle tanıdık.
YanıtlaSilson zamanlarda bir de başka bir arkadaşımın önerisi filmi şuraya koyayım. irina palm.https://www.imdb.com/title/tt0762110/
hasta torununa çare olmaya çalışan güzelim yaşlı bir ev hanımının hikayesi.
nüket
Ödül almış filmler hakikaten çok güzel oluyor.Tanıtım için teşekkürler
YanıtlaSilBiz bu akşam izledik cocuklarla.Gercekten cok begendim,cok tesekkur ederim
YanıtlaSilçok etkilenerek izlemiştim filmi. zaten yönetmeni
YanıtlaSilharika. sade bir dille içimize oturmuştu..
İzlemedim ama konusu çok anlamlı,merak ettim.
YanıtlaSilSitenizi yeni fark ettim ve hemen takibe aldım, benim siteye de beklerim, geniş kitleler oluşturmak daima güzeldir...Selam ve Dua ile...
YanıtlaSilizlerken bürokrasi ile çaresizce mücadele eden bay K. yı hatırladım. şato ve dava da kafka devlet memurları ve bürokrasi ile ne güzel dalga geçer... bizim ülkede kurallara uyulmadan adamına göre muamele yapılmasından çok sık yakınıyoruz, ama kuralların insandan önde tutulması da sorun yaratıyo... yeni kurallar yazmak lazım herhalde...
YanıtlaSilİç acıtan bir film. Ezilmenin, toplum dışına atılmanın, anlayışsızlığın acılığı vardı, ağladım da çok.
YanıtlaSilSevgili Ayse Hanim
YanıtlaSilBlogunuzu kesfetmekten cok mutluyum.Paylasimlariniz cok icten.Insallah her sey gonlunuzce olsun.
Bu filmi TRT 2 de basladiktan sonra farkedip izlemis ve cok begenmistim. Son zamanlarin ihmal edilmis insani konularindan birine egilmis cok etkileyici bir film.Ici katiliyor insanin onca insanin bu kosullara katlanmak zorunda oldugunu dusunup.Margret denen cadi "toplum diye bir sey yoktur"demisti 80;lerde. O gunlerden bugunlere boyle gelindi iste