Buzdolabında yumurtalık bölümünde yan yana duruyorlardı, çıkardım, masamın üstüne koydum.
Kapıya astığım çarşafları , ipe astığım çamaşırları katlayıp, gömüyorum. Tüm dolapların kapılarını açıp- kapatıyorum, yerleştiriyor-çıkarıyorum. Makinalar kullanıyorum ama yok olmuyorlar, her gün yeniden çıkıyorlar. Çamaşır makinası, elektrik süpürgesi, bulaşık makinası ile her gün görüşüyorum ancak ölürsem ayrılacağım kan bağım olan arkadaşlarım gibiler.Bu makinaları kadınlar icat etmiş olmalı diye düşündüm bu sabah. Baktım, içlerinden sadece biri kadındı, hizmetçilerinin elinden kurtarmak için pahalı tabaklarına kafa yormuştu. Fakir kadınları yoracak çok şey var diye geçiştirdim . Fakir kadınların "düşünceleri" delik deşik olmuş bir kayık...Otuz yıl önceki okulumun kapısını açıp kendimi bulmalıyım, fen dersinde arkadaşının arkasına sinmiş ders dinleyen beni bulup parmak kaldırtmalıyım, "öğretmenim neden kadınlar erkekler kadar icat edemiyor? " İki sene evvel taşındığım Çorum'da üç komşu edinebilmiştim, üçü de taşındı gitti, oysa beni altın günlerine götüreceklerdi. Ayda dört altın günümüz var demişlerdi, bu haftada bir toplanıyorlar demekti. Çorumlu kadınlar altın gününde ne yapıyor merakla bekliyordum. Hayatında altın gününe hiç gidememiş yılların ev kadınıydım.
Albert Camus- "Düşüş"'ünü okuduğumu duyan bir erkek ," bu terazi bu sıkleti çekmez " demişti, kitabın bitmesine on sayfa kaldı, tartamadı benim terazi, aydınlanamadım.
Suç ve Ceza'yı bir daha okumalıyım diye karar verdim, kedime sarılırken. Bugün her günkünden farklıydı tuvaletini yaparken gözetledim, kedim ishal olmuştu. Sarılırsam geçer diye içime doğuyor.
Bir altın gününe gidebilsem, her şey düzelecek çözülecek, huzura kavuşacak. Buzdolabında unutulmuş yarım limon, yarım soğanın hüznü, kadınların neden icat yapamadığı, Albert Camus'un Düşüş'ü , kedimin ishali, hepsi bir altın gününe kabul edilmemle, mutlu sonla bitecekti,
Ayse Hanim,
YanıtlaSilDunya degisiyor, artik kadinlar her yerde. 20/30 yil once kafamizdan gecen ayip dusunceler: "neden kadinlar yok bu islerin icinde...?" kendi kendine yok oluyor. Yeni nesil kadinlar daha da guclu geliyor, bekleyin yakinda yuzlerini de goreceksiniz.
Ayşe Hanımcım,günümün çoğunu yeni (seveceğim) bloglar aramakla geçirdim. Buldum da...Bana uygun olanların çoğunda sizin yazılarınızın methini okudum, nasıl hoşuma gitti anlatamam. Ben biliyorum ki dedim, okudum iyiki...silinmeden herbir postu okumuştum dedim :) Yazılarınızı ve sizi seviyorum :)
YanıtlaSilSüpersin ya... :)
YanıtlaSilÇorum'dan biri çıkıp altın günümüze davetlisiniz diye arasaydı işte o zaman süper olurdu...
Silhahahahhaha yahu siz benim yüzümü güldürüyorsunuz allah da sizi güldürsün:)
Silpara biriktirmek ve her hafta kek kısır yemek için şahane yöntem bence. benim de hep içimde kalmıştır.
Nükhet
Bu yazıda harika bir ışık var Ayşe. Eline sağlık. Altın gününü boşver, bol bol dedikodu.
YanıtlaSilBen de 5 yildir evhanimiyim bir kere bile gune gidemedim. Daha yaslaninca buluruz gun :) kediniz icin uzuldum, 3 gunden fazla surerse veterinere gidin mutlaka, bebekler gibi kedilerde de ishal tehlikeli
YanıtlaSilBenim birkaçına katıldığım çok yakın akrabalardan oluşan bir günümüz vardı iki yıl sonunda herkes birbirine düşman oldu şimdi bayramdan bayrama mecburiyetten görüşülüyor. Bu da günlerin akıbeti işte
YanıtlaSilannemden bildiğim altın günleri en büyük korkum , altın günününe girmek zorunda kalırsam diye emekli olamıyorum...yok emekli olmaya niyetliyim de komşulara bunu çaktırmamanın yollarını bulmalıyım :)
YanıtlaSil