9 Mart 2022 Çarşamba

Çamaşır makinem ile vedalaşırken

 


Bugün çamaşır makinem ile vedalaştım.

Yirmi üç yıldır kirlilerimi temizlemeye çalışan  

23 yıllık varlığından benden başka hiç kimsenin haberdar olmadığı  makinem ile vedalaşmak çok zor oldu..

Evlenirken, çamaşır makinemi annem almıştı, nasıl kullanacağımı da annem anlatmıştı. 

Annemin evinde çamaşır yıkamak ve  asmak  kutsal bir görev gibiydi. Çamaşır yıkamaya adanmış bir gün vardı , hafta sonu tüm ailenin beraber olabildiği tek  gün ona adanmıştı ve o  gün , en çok konuşulan şey  kirli çamaşırlardı. 

Çamaşır günü, makinenin önünde birikmiş kirli çamaşırlar belli bir hiyerarşiye göre sıralarını beklerlerdi, rengine, cinsiyetine, görevine, kirine,yaşına göre hepsini ayrıştırırdı, annem. Ve aynı hiyerarşi ile asardı.. Böyle incelikli hassas görevi bir defalığına bile  hiç kimseye devredemeyecek kadar önemserdi annem.  Makinesi kırk yıldır çalışıyordu, kırk yıldır kar gibi beyazlılar çıkaran makinesine gözü gibi bakardı annem, gizli kapaklarını  açar, hortumunu çıkarır, içini dışını temizlerdi. 

Benim evimde ise çamaşır yıkamak kuralsız adapsız , elime ne gelirse tıkıştırmaktan ibaretti. 

Çamaşırlarımı sınıfsız , ayrımsız tıka basa doldurdum yıllarca makineme. 

Renklileri, beyazlıları, tülleri, nevresimleri hep aynı programda aynı sıcaklıkta yıkadım. Annem evime gelip çamaşırlarımı görüp hayal kırıklığına uğradıkça , makinemi suçladım. Hiç bir zaman  kar gibi beyazlılarımın olmamasının tek suçlusu çamaşır makinemdi.  

 Banyoda tahta bir  dolabın içinde görünmez makinem,  içine atılanlara sessizce rıza gösterirdi.

 Hiç ses çıkarmadan.

 Yirmi üç yıl boyunca tahta dolabı açan, makineye yaklaşan bir tek bendim, sadece benim elimi hissetti  kapağı açılırken gelişi güzel tıka basa doldurulurken hep aynı düğmesine basılırken, benden başka hiç kimseyi bilmedi. 20 yılı aşkın birlikteliğimizde bencil düşüncesiz olan bendim, içine atan, kaldıracağı yükten fazlasını alan cefakar olan ise makinemdi. 

 Son yıllarda banyodan boğuk kısık bir ses gelmeye başlamıştı, önemsemedim. Aklımın ucuna bile gelmiyordu bir sorunu olacağı, annemin makinesi gibi kırk yıl çalışacaktı, o da. Geçen hafta artık bahar geldi diye paltolarımızı tıka basa makineye sokuşturdum, kapağını her zamanki gibi zorla kapattım. Akşam yemeği için sofraya oturduk. Yemek bitmiş keyif çaylarımızı içerken banyo tarafından öyle bir gümbürtü oldu ki deprem oluyor sandık. Sesin şiddetinden  oturduğumuz sandalyeden düştük, çaylar döküldü. Banyoya doğru yöneldiğimi gören eşim oğlum kolumdan tutup engellemeye çalıştılar, sakın oraya gitme diye bağırıyorlardı.

 Makinem can veriyordu. Boğazı kesilen bir boğa görmüştüm , bir sürü  adam boğanın  üstüne çıkmış sıkı sıkı yapışmış iken öyle bir sarsılmıştı ki hayvancağız üzerindeki tüm insanları  metreler ötesine fırlatmıştı. 

Makinem  boğazı kesilmiş gibi bağırıyor, tahta dolabını kırmış , banyo duvarlarına vurarak  kendini parçalıyordu. Ailemin kollarından kurtulmuş banyoya koşmuş, dehşet içinde makineme bakıyordum, yıllardır sesi soluğu çıkmadan çalışan munis makineme ne oluyordu, onu bu kadar delirten ,kendini parça parça yok etmesinin nedeni neydi?

Eşim sigortayı indirmiş, evin tüm elektriği kesilmiş iken banyodaki mahşeri ses acı bir iniltiye dönüşmüştü. Elektriği kesilince makinenin duvarlara çarpması gümbürtüsü yok olmuş ama inlemesi kesilmemişti. Karanlıkta, makinemin yanına yaklaştım, sanki her zamanki gibi yirmi yıldır yaptığım gibi içine kirlilerimi atacakmışım gibi önünde diz çöktüm. Motorundan , içinden gelen böğürtülere kulak  verdim ama çok geç diyordu makinem, bu son soluğum diyordu. 

Sandım ki beni bırakamaz, sandım ki benim duyarsızlığıma  alıştı,  sandım ki ben ne yaparsam yapayım o hep aynı, sessiz  kalacaktı.

Düşüncesizliğim, sorumsuzluğum,umursamazlığım çamaşır makinemi öldürdü.



7 yorum:

  1. Benim makinam da beş swne önce öldü. Oysa anneminkini gelip gelip tamir ediyorlardı. Benimkini de ederler sandım, adam tamir olmaz bu dedi gitti. Nasıl yaaa.
    Ve fakat çamaşır makinasından daha kötüsü buzdolabım gitti onun peşinden. Neyse ki yenisini alıp kurana kadar minimum düzeyde çalıştı, aksi halde tam bir kabus olacaktı.
    Evlenirken son moda olsun diye aldığım 100 programlı bulaşık makinasj ise en erken aramızdan ayrılandı. 100 program neydi ki zaten. Hayır tabakları yıkarken ne yapmasını bekliyordum. 4 programlı aldım onun ardından.
    Keşke hiçbirisi iç bozulmasa ama olmuyor. Napalım, biz bozulmayalım en azından :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Handan:) ne güzel dedin, biz bozulmayalım:)
      Bir hafta oldu, makinem gideli, onu çok özlüyorum, kolay değil 23 yıl birliktelikten bir anda ayrılmak,
      bulaşık makinem de ölmek üzere, komada diyebilirim, içinden çıkan bardaklar buzlu cam gibi çok fena yıkıyor...
      ama yenilerinin fiyatını görünce biraz daha sabır demek zorunda kalıyorum...bulaşık makineni tavsiye eder misin...

      Sil
    2. Çok geçmiş olsun makinenize üzüldüm,benim de bulaşıkların buzlu çıkıyordu sobra iyice temizledim filtresini ve ve su püskürtme aparatlarini ardından da beyaz sirke koydum parlatıcı yerine,cam gibi cıktı bardaklar.
      Belki denemek istersiniz diye söylemek istedim.

      Sil
    3. Bulaşık makinam bosh marka, 55 dakikalık kısa programı yetiyor bana. Ama en önemli şey almaya gitmeden internetten fiyat araştırmak. İnternette indirimli gördüğün fiyatı söyleyince bayiler de hemen indiriyorlar :) Buzlu cam gibi nasıl oluyor? Çiziyor mu yoksa kireç lekesi mi? İzmir çok kireçliydi, parlaklık ayarını en yüksek derecede kullanıyordum orada. Parlatıcının kirece karşı olduğunu orada öğrenmiştim. Çorba kâselerinin içi kireç lekesi oluyordu orada inanılır gibi değil.

      Sil
    4. Teşekkür ederim sevgili kiremithane, aparatları ben de temizlemeye çalışıyorum ama çorumun suları aşırı kireçli, bir çok şehir gezdim böyle kireçli su ile hiç karşılaşmadım...yeni bir demlik sadece bir haftada kaya gibi kireç bağlıyor, kat kat kireç tabakası, beyaz sirkeyi hiç denemedim, kendi yaptığım organik elma sirkesi bol var diye temizliğe de onu kullanıyordum...

      Sil
    5. Sevgili Handan, çorumun suyu öyle kireçli ki, attığım demliklerin hesabı yok, bir defa musluk suyu ile çay demlesem demlik bembeyaz oluyor, bir hafta sonra kat kat kireç kayasına dönüşüyor...musluğa arıtıcı taktırmak gerekti ama kiracı olduğumuzdan her an çıkıp gideceğiz zaten masraf olmasın derken daha büyük masraflar çıkıyor...

      Sil