Köyün başıboş köpeği arkadaşım oldu. İzlediğim filmleri, dinlediğim müzikleri canlı canlı konuşabileceğim bir arkadaşım oldu.
Zavallı köpeğin başını şişirmekten korkarak kısa konuşuyorum.
Bazen uzaklara dalarak bazen de gözlerini kapayarak beni dikkatle dinliyor.
İngiltere'de keşfettiğim birini ( Sufjan Stevens) anlattım ona, en çok dinlediğim şarkısını ( mystery of love) çaldım. Şarkıyı dinlerken anılarıma eşlik etti, birlikte Waterstones'da kitaplara bakarak İngiliz çayı içtik, Salisbury'de kocaman alışveriş arabalarını tepeleme doldurup uçsuz bucaksız çimenlerde yedik içtik sonra koştuk, sonra herkesin içinde herkes ile birlikte çimlere uzandık. Trende yan yana oturduk, pencereden kırmızı tuğlalı , iki bahçeli İngiliz evlerine baktık. İngiliz sokaklarında beraber yürüdük, bizi görenler, gülümsediler, köpek arkadaşıma ve bana merhaba dediler.
Trenle bostancıdan geçerken aklıma geldiniz, sonra bloğa geldim, sonra yeni yazıları okudum, sonra sizin için mutlu oldum, sonra bu nefis şarkıyı dinledim ve ağladım. Ve kapanış, güzel bir yolculuktu. Teşekkürler
YanıtlaSilKöyümden Bostancı'ya selam yolluyorum, ayrıldığım gibi değildir, mutlaka değildir, eskiler yıkılmıştır, yepyeni olmuştur.
YanıtlaSilTeşekkür ederim yorumunuz için, okuduğunuz için, yolculuklarınız hep mutlu sonlansın, sevgilerimle...
Guzel ve ozgur sehirleri ozlemek...
YanıtlaSil