17 Aralık 2019 Salı

İngiltere'de bir cenaze töreni

Zeynep ablanın cenaze törenine gidiyorum. Törenin yapılacağı yeri haritadan araştırıyorum, çok uzak, otobüse binmeli. Yağmur, fırtına yok , yürümek lazım dedim.. Ağaçlı sincaplı yollar... Ağaçların yaprakları kalmamış, sincaplar ne yapıyor kışın? Ezilen yapraklar, sıyır sıyır ses çıkarıyor, ayaklarımın altından. Bu yaprakların yeşil halini görebilmiştim, sonra harika bir kızıla , turuncuya dönüştüler, şimdi ayaklar altında çürümüşlüğün rengindeler...

Şehre iniyorum, evlerin kapıları, pencereler ,bahçeler süslenmiş, sokaklar ışıklandırılmış, herkes kutlamaların telaşında,  noeli, yılbaşını bekliyorlar.                                                                                             
 
                                   
                                                                             


 Kart mağazaları tıklım tıklım, doğum günü, yılbaşı, teşekkür kartlarının satıldığı bu dükkanlarda şimdi iyi noeller kartları yok satılıyor. Görevliye arkadaşım öldü kart almak istiyorum, dedim. Rengarenk kartların içinde küçük bir bölümün yanına götürdü beni,  başınız sağ olsun kartları içinden bir tanesini seçtim, üzerinde kelebek resmi vardı, bir dala konmuş.

Kocaman ağaçların olduğu geniş bir bahçede düğün yeri gibi hazırlanmış bir mekana girdik.( Oğlum ve eşim ile burada buluştuk, onlarda katılmak istediler, törene. ) Herkes takım elbiseli ve sessizdi. Bir saatlik törende hiç kimsenin cep telefonu çalmadı, hiç kimsenin elinde cep telefonu yoktu,  en çok dikkatimi çeken bu oldu. Burası kilise mi diye bakındım, değildi, tabutun başında konuşan adam da din görevlisi değilmiş.  Konuşan adamın ne dediğini anlayamadım ama Zeynep abla hakkında konuşuyordu, herkes sessizce dinliyordu. Sessizlik, beni  etkileyen ikinci şey oldu. Bir saati aşkın hiç kimse kafasını yerden ayırmadı, sessizce öylece duruyorlardı. Konuşan kişi tabuta dönerek hoş çakal Zeynep dedi, sonra herkes tabutun başına gelerek hoşça kal dediler. Biz üçümüz ellerimizi açıp dua okuduk, sonra  herkes gibi hoşça kal dedik. Sonra  şarkı çalmaya başladı. Onun , sevdiği şarkıymış.


Şarkı çalarken bir  perde indi, tabut kayboldu.


Oğlumuzu aramıza alıp el ele eve yürüyerek giderken   Zeynep ablayı konuştuk, onu hiç görememiştik ama yıllardır tanıyormuşuz gibi seviyorduk.






4 yorum: