7 Eylül 2021 Salı

adsız



 Bizim köyün özgür köpeği, adsız. Yanına yaklaşıldığında tedirgin olan , korkan, neler çektiği bakışlarından belli olan  köpek. İnsan  korkutmaya , sürü korumaya uygun , iri yarı erkek bir cins  olmasından dolayı, köylülerin sahip olmak istediği köpek.. Geçen sene ( İngiltere'den geldiğim günden itibaren) bahçede iş yaparken uzaktan beri  beni incelemeye başladı. Hayalet gibi belli belirsiz bir şekilde   her gittiğim yerde beni takip etmeye başladı. Sokakta gördüğüm her hayvan için hissettiğim ilk duygu; " karnı mı aç.  Karnı tok bir köpek, kapıya koyduklarıma yanaşmıyor. 

 Bir gün bahçede, otları kazma ile temizlemeye çalışırken  uzun bir kökü topraktan çıkarmaya uğraşırken yanıma geldi, ağzını açtı , inatçı kökü, dişlerinin arasına alıp çekip koparttı. Ona teşekkür etmedim, benden uzak olsun istiyordum, her zamanki gibi olsun, insanlara yaklaşmasın. Hoşt dedim, çek git.  Gitmiyor, gözlerime bakıyor, kafamı okşa der gibi bakıyor. Kazmayı göstererek git diye bağırdım. Bakışları gözlerimden kazmaya çevrilince ürktü uzaklaştı ama takip etmeyi bırakmadı. Akşamları  bahçemde, yoldan geçen arabalara  çokuyor, sabaha kadar. 

Bir akşam sesini duymadım, sabah ortalıkta görünmez oldu, yol kenarlarına bakındım, araba mı ezdi, gölün kenarlarına bakındım sarhoş piknikçi silahından, eğlencesine öldürülmesinden korkarak. 

Bahçeyi kazarken durup durup arkama uzaklara bakındım, bakkal yolunda birden bire kafamı arkaya çevirerek peşimi yokladım, akşamları pencereden seslere kulak kabartarak onun sesini, aradım.



Birkaç gün sonra  sofra hazırlarken kapıda göründü, koşarak kapıyı açtım, boynunda demir bir halka, ucunda kırık bir zincir vardı. Boynundaki demir halkayı çıkardım, sofraya koyacaklarımı  önüne koydum, yedi.
Arkadaş olduk. 

Köpek senin mi, sahibi misin  diye sormaya başlayanlara "hayır" diyordum. Dünya, sahip olunacak bir yer miydi? O özgür bir köpekti her istediği yere gidiyor dolaşıp duruyor ama her gün bana görünüp karnını doyuruyor, kucağıma yatıp başını okşatıyor sonra yine sokaklarda koşturmaya gidiyordu. Adı ne diye soranlara , yok diyordum. Adı olursa başına bir şey gelecek diye korktuğumdan. İlişkimize bir ad koymadan özgürce takılıyorduk. Okuduklarım, izlediklerime dair konuşma ihtiyacımı sessizce dinleyerek karşılıyordu. 

Bazen yine günlerce görünmez oluyordu. Farklı tasmalar ile  yine kapımda beliriyordu.

 Yokluğunun ardından geldiği zamanları hisseder olmuştum. Bir gecenin içinde,  hiç ses çıkarmamışken onun geldiğini anlamış, kapıyı açtığımda sessizce bahçede beklediğini görmüştüm.
Günlerce yokluğunun ardından  her yeri sel götürdüğü  bir zamanda sırılsıklam kapımda yine başka bir tasma ile belirmişti.
Kaç tane tasma çıkardım boynundan saymadım, hepsini fırlatıp attım. 
Yok olduğu zamanlarda, araba ile kasabaya giderken onu gördüğüm oldu. Bizim köy ile kasaba arası 20 km, farklı farklı köyler geçerken köylerin birinde onu görüyorum, arabanın peşinden koşuyor. Uzaklardaki bir köye, annemin ninesinin mezarına gidiyoruz, onu köyün kahvesi önünde başka köpekler ile oynarken görüyorum. "Bu köyün insanları çok iyidir" diyor annem. Beni fark etse, çok özledim diye sarılmak istesem de , yapamıyorum. Sessizce uzaklaşayım nerede mutlu ise orada kalsın istiyorum. Mezarlığın kapısında arabanın yanında beni beklerken buluyorum. Arkadaşları ile  oynamayı bırakıp arabanın peşine takılıp, geliyor.


Bugün üç ay oldu onu görmeyeli.
Adsız olduğu için başına kötü bir şey gelmemiştir.
 Birileri zincirini sağlam bağlıyordur, kırabilirse zincirlerini bir nefeste bahçemde soluğu alacaktır. Ya da annemin ninesinin köyü gibi güzel insanların arasında  arkadaşları ile oynaşıyordur, beni aklına getiremeyecek kadar mutludur. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder