Bahçedeki kiraz ağaçlarının yaprakları solup dökülmeye başladı,.Kiraz mevsimi yazmaya fırsat bulamayacak kadar nasıl da çabuk geçip bitti.
Dün okuduğum Vişne Bahçesi adlı kitabında Çehov; ... geçip gitti, hiç yaşamamışım gibi, diyordu. Turuncu kedinin, hamile kedinin geçip gitmesini, hiç yaşanmamış gibi olmasına izin vermemek için bu yazıyı yazıyorum.
Bu sene ilk kez bahçedeki kirazları sattım.
Otuz ağaçtaki bir tona yaklaşık kirazdan bir kasa dolusu sattım( on kilo kadar).
Bizim kirazlar erkenci ve iri cinsten olduğu için çok çabuk satılır ama kızarıp olgunlaşmaya durunca kurtlanıyor. Bahçeyi bilen konu komşu akraba, kıpkırmızı olgunlaşmış iken bizim kirazları yemek istemezler, ağaçları, otları, sebzeleri ilaçlamadığımızı bilirler.
(Et yemeyen ben , kurtlu kiraz yiyorum, itiraf ediyorum. )
Kiraz mevsiminin başında henüz kirazlar yeşil iken, yoldan geçen arabalardan biri durdu,bagajından çıkardığı bir çuvalı bizim bahçeye doğru savurdu, gitti. Biz o sırada Ufuk ile bahçeyi kazıyorduk, sebze fidanı ekmek için. Çuvalın içinde ne olduğunu bilecek kadar bu köylüyüz.
Çuvalı açtığımızda kocaman karınlı hamile kedi, dört beş tane yavrusu ile anne kedi ve turuncu bir erkek kedi çıktı. Hamile kedi ile anne kedi yavruları ile kaçışıp gittiler, turuncu kedi yaşadığı korkunç yolculuğun sersemliğinden mi, insana alışıklığından mı, kucağıma atlayıverdi. Kucağımda kediyi yokladım, boynunda karnında yaralar vardı. Yaralar kapanmıştı ama keneleri kan emmekten kocaman olmuşlardı.Bildiğimiz bir veteriner yok, Ufuk, internetten iyi yorumlar almış bir veteriner buldu, ne yapmamız gerektiği konusunda bilgi aldı. Keneleri temizledik, pansumanı yaptık, eczaneden ilaçlarını aldık.
Sebze yapacağımız bahçenin otları bir adam boyu kadar, otları koparırken, elime kaskatı bir beden geldi. Çuvalı açtığımızda kaçan hamile kedi doğuramamış, günler öncesinden burada otların arasında ölmüş. Kazmayı getirdim, bahçenin en uzak köşesindeki erik ağacının dibini kazdım, Ufuk kucağına aldı , gömdük. O gün sebze bahçemiz için bahçenin otlarını temizleme işine devam edemedik.
Bu arada turuncu kedi de iyi görünmüyordu, veterinere götürdük. ( Ne kolay yazılıyor,veterinere götürdük diye, o sıra dışarı çıkma yasağı vardı, ve klinik köyden 100 km uzaktaydı, defalarca durdurulduk polis kontrollerinde) Ameliyat gerekli olabilirmiş. Birden bire beliren masraf için kızarmamış ala bula kirazları satmak istedik. Henüz tam kızarmamış kirazı kim alır diye düşünemeden dönüş yolundaki köye yakın bir bakkala uğradık, alır mısın dedik, alırım dedi.
Hemen bahçeye koşup bir kasayı doldurduk, annem kirazları tek tek ayıklayarak özene bezene kasaya dizdi.
Turuncu kedi veterinerde, biz kirazlar ile veteriner parasını çıkarma telaşındaydık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder