İngilizler ne güler yüzlü insanlarmış, burada iki ay boyunca tecrübe ettim. Her göz göze geldiğim İngiliz mutlaka "haayy" diyerek kocaman gülümsüyor. Yaşadığım şehirde yabancı çok az, mahallemde neredeyse hiç yabancı yok hepsi İngiliz. Selamlaşmayı küçük görmemek lazım, bazen hava gibi su gibi gerekli oluveriyor. Çorum'da çok sevdiğim selamlaşmayı bırakmak zorunda kalmıştım; gülerek selam verdiğim çok az kişi aynısı ile karşılık veriyordu. Çorumlular verilen selamı çok fazla önemsiyorlardı, selam verip gitmek olmazdı, durdurulup " kızım bizim köylü müsün, kimlerdensin, nerelisin, nereden geldin, seni tanıyor muyum, seni gözüm ısırıyor, yabancı mısın, çalışıyor musun, evli mi bekar mısın , çocuk var mı...Verdiğim selama fazlaca anlam yüklüyorlar, selamdan sonra mutlaka görüşelim diye telefon numaramı alıyorlar, evimin adresine kadar vermek zorunda kalıyordum hatta gözleri az gören bir teyze sırf gülerek selam verdim diye askerdeki torununun fotoğrafını gösterip senin gibi bir kız arıyoruma kadar götürmüşlüğü vardı( teyzenin gözü hiç görmüyor olmalıydı:)
Her gün sekiz kilometre yol yürüyorum, yolumda karşılaştığım her çocuk kadın erkek yaşlı genç hiç istinasız selam veriyor, gülüyor, kaldırım dar ise kenara çekildiğimde teşekkür üstüne teşekkür ediyorlar, yol vermeyi karşıdakinden beklemiyorlar, ilk yol veren onlar oluyor. Yollardaki arabalar kaldırımda yürüyenleri gözetliyor gibi, yüzümü yol tarafa çevirsem arabalar duruveriyor. Çok utanıyorum, karşıya geçmeyeceksem yol tarafa hiç bakmıyorum. Şu ana kadar bir kere bile korna sesi duymadım. Araba yolları geniş olmamasına rağmen bisikletli , kay kaylı, scooterlılar araba yolunda gidiyorlar, sanki hiç bir aracın acelesi yok gibi. Acelesi olmayan insan mı var, yola çıkan herkesin ulaşmak istediği bir yer var iken...
Mahallemde altı çocuklu bir adam var, ( karısını hiç görmedim) onu evimin önünden geçerken görmek bile bana öyle enerji veriyor ki...
Her sabah altı çocuk ile okula gidiyor, çocukların ikisi bebek arabasında dördü bisiklet scooter , kay kay ile ..Okula giden dört çocuğun saçlarına kapıda tarak verirken , görüyorum, küçücük çocuklar kendi kendilerini tarıyorlar. Paltolar, beslenme çantaları, ayakkabılar, pusette ağlayan bebeklerin ağzına biberon verirken görüyorum.Pusette çok ağlayanları boynuna alıyor, diğerlerini önüne katıp şarkılar ile kahkahalar ile yola koyuluyorlar. Her sabah yarım saat süren bir yolu bu şekil gidip , dört çocuğu bırakıp pusettekiler ile ıslık şarkı ile geri dönüyor . Buz gibi havada pusetteki çocuklar pijamaları ile ayakları çıplak , komşumun üzerinde her zaman şort ile tişört..Yolda kaybolana kadar arkalarından izliyorum. Öğleden sonra çocukları okuldan almaya yine pusettekiler ile gidiyor, saçları başları dağılmış, okul çocukları ile geri dönerken şarkılarını hiç eksik etmiyorlar...
Bir gün yüzü asık görmedim, sabah akşam boynunda elinde kucağında arkasında önünde altı çocuk ile sokaklarda ıslık şarkılar ile onu görmek bana güç veriyor.
Ayşe mescidi haramda sana dua ettim
YanıtlaSilGüler yüz, tek bir selam gibisi var mı? Hiç konuşamasanda ki eminim yavaş yavaş birileri çıkacak, sadece bir bakış, gülüş ve selam rahatlatır insanı. Ne güzel anlatmışsın yine, günlerin güzel geçsin arkadaşım :)
YanıtlaSilNe güzel , bunlara tanık olmak ta öyle ...
YanıtlaSilPozitif enerji bulaşıcı bir şey ve şimdilerde güzel ülkemde böylesine neşeli ve nazik insanlarla güne başlamak çok ama çok istisnai bir durum . Avrupa'da bu selamlaşma , nezaket ( bende güne nezaketle ilgili bir yazı ile başlamıştım .) gerçekten örnek alınası. Hele ki bizler Müslüman ülkede yaşayıp , dahası selamlaşmaya dinimizce ibadet gözüyle bakılıyorken bunu yapmıyor oluşumuz gelişmeye ne kadar ihtiyacımız olduğunun göstergesi.
6 çocuklu komşunuza da ayrıca imrendim. Ben dönüp kendime bakıyorum da , iki çocukla dışarı çıkarken bir kere bile neşeli - şarkılar söyleme modunda olamamışımdır herhalde hazırlık stresinden :))
Sizi ilgiyle takip ediyorum .Lütfen hep yazın , ben hep okuyayım :)
TEKİRDAĞ'DAN SEVGİLER ..
biz alt kat üst kat birbirimize ingiliz fransız olmuşuz....
YanıtlaSilValla pozitif enerji aldım yazınızdan ne güzel
Yurtdışına her çıktığımda içim burularak dönüyorum.
YanıtlaSilÇocukları legolande götürmüştük örneğin. Binlercesinin arasında tepinen çocuk, bağrınan ana baba görmeden iki gün geçirmiştik. Nasıl özenmez insan.
Canım... İngiltere anılarından pozitif enerji fışkırıyor. Hep böyle kal olur mu? Seni seviyorum.
YanıtlaSil