Evimize yerleştik. Eşyalarımız, üç tabak üç çatal üç kaşık, bir bıçak, bir tencere bir tava iki şişme yatak, iki pike ve bir ütü. Bir hafta boyunca halıfleks kaplı yere örtü sererek sofra kurduk, şişme yatakları gündüz salona akşam odalara götürerek hem yatak hem koltuk yaptık.
Planımızda eve yerleşir yerleşmez ikinci el de olsa koltuk yatak masa dolap mutfak eşyaları almak varken bir haftadır eşyasız yaşıyorduk. Ne güzel yaşıyorduk. Küçük ev eşyasız kocamandı. Oğlumun aklına Japon filmleri geliyordu, İngiltere'de Japonlar gibi yaşıyoruz diyordu. Eşim, eşya taşırken duvara kapıya vurulacak, depozitodan olacağız diye korkarken ben eşyasız nasıl yaşanırı merak ettiğimden evimizin boşluğu uzun süre devam etti. Çocuk okula başlarken derslerini rahat yapsın diye masa ile üç sandalye aldık. Masayı eşim sandalyeleri oğlumla paylaşıp eve kadar yürürken bir sihri, bozmuşum gibi hüzünlüydüm.
Evimizin son hali
(Masayı kurar kurmaz eşim sandalye masa bacakları altına karton yerleştirmiş.( depozito şirketi evi teslim ederken duvarda iğne ucu kadar lekeyi, halıdaki belli belirsiz koltuk izini gösterdiği için çok ürkmüş olsa gerek))
Bakmaktan zevk aldığım renkli evler, dekorlar, koltuklar, masalar, halılar iken televizyonda dizilerde konakları villaları nasıl döşemişler diye merakla izlerken burada hiç eşyasız yaşamaya neden heves ediyorum, bilmiyorum.
Mutfakta kepçesiz de idare edebildiğimi gördükçe mutlu oluyorum. Bir seneden daha fazla kalma planım olsa yine de kepçe almamaya direnebilir miydim, kepçesizliğe dayanabilir miydim , bilemiyorum.
Yazını okuyunca ilk zamanlarımı hatırladım. Kafamda sürekli şu eksik ama nasıl yaparım diye düşünüyordum. Sanırım bu yüzden pratik bir kişi oldum çıktım. Hollandadaki evde kızım daha 1,5 yaşında parkeyi çizmiş ben de onu çıkarmak için deli gibi uğraşmıştım aynı sebeple. Kuruyunca bir de ne göreyim, meğer benim ovmam sonucunda parkede oluşan hasar kızımın çiziğinden katkat fazlaymış. Doğal ahşap olunca ovulmuyormuş. Neyse ki oturduğumuz evi aldık da depozito ödemedik. Hala dıruyor izleri :))
YanıtlaSilKepçe önemli ama:))
YanıtlaSilİngiltere maceran senin içinde saklı kalan gücü ve cesareti açığa çıkaracak. Şimdiden hissettiriyorsun bunu. Aylar geçtikçe daha da cesur ve girişken olacaksın. Hatta kendini tanıyamayacaksın. Seninle gurur duyuyorum güzel anne. Eminim her şey çok güzel olacak.
YanıtlaSilBen de üniversitede öğrenci iken yurttan ayrılıp ilk eve çıktığımda böyleydik. 3 kardeş kalıyorduk. Annemiz babamız yanımızda değildi, çok eksiğimiz vardı ama biz evimizi çok seviyorduk. Eksik eşyaların yerini bir şeylerle telafi etmeye çalışıyorduk. Ama çok mutluyduk. Sonradan eşya aldık ama, tam da senin dediğin gibi büyü bozulmuştu sanki.
YanıtlaSilKolay gelsin canım, Allah sağlık versin de bu zorlukları atlatıp görev bitiminde dönün inşallah. Sevgiyle kucaklıyorum seni :)
YanıtlaSilÖyle çok nesne var ki hayatımızda, ben de bazen her şeyi atıp sadece en elzem olanlarla yaşamayı hayal ediyorum. Bu arada bizimkiler evi daha da doldurmaya devam ediyorlar.
YanıtlaSilTüm olumsuz gibi göz kırpan şartlara , belki lükslerinden yoksun günler ve gecelere kapı açan bu maceranı o kadar hevesle ve ilgiyle okuyorum ki Sevgili Ayşe , yerinde olmayı çok isterdim :)
YanıtlaSilSenelerdir görmek istediğim , para biriktirip biriktirip yine de şimdilik sonuca varamadığım yerdesiniz :)
LÜTFEN DAHA ÇOKK YAZ BİZE , MERAK VE İLGİ İLE BEKLİYOR OLACAĞIM. KOCAMAN SEVGİLER :)