21 Kasım 2017 Salı

Kitapçıda



Mutfak penceremden sokağa bakıyorum.

 Biraz önce cahilliğin yok olduğuna şahit oldum.Tek gözlü  bir kedi turuncu arabanın altında pusuya yatmıştı. Cahillik  bir sineğin vücudunda , her yere konuyordu. Tek gözlü kedi bir hamlede sineği yakaladı, yuttu.

Bu ilde özlemini gideremediğim bir şey vardı.
Kitapçıya girip kitaplar arasında kaybolmak ihtiyacı, nasıl anlatılır bilemiyorum.
Bölüm bölüm ayrılmış, raf raf sıralanmış kitapların  önünde uzun uzun durma, hepsini elime alıp evirip çevirme, kapaklarındaki resimlere dalıp arka kapaklarını okuma, rastgele bir sayfa açma, koklama, dokunma ihtiyacı...Elleyerek, dokunarak, koklayarak seçtiğim  kitap ile konuşma ihtiyacı; seni sevdim, bana iyi arkadaş olursun ama henüz vakti değil, en yakın zamanda alacağım, biraz beklemen lazım" diyerek hiç bir kitap almadan kitapçıyı terk etme ihtiyacı...
İlimiz için gerekli olan ne diye yaşayanlarına sormuşlar  nerdeyse herkes alışveriş merkezi diye cevap vermişti,  içinde bir kitapçının da olacağını öğrenince sevinmiştim.
Geçen sene şehrin  ilk alışveriş merkezi açılmadan önce bir  kırtasiyenin,  üst katında bir kaç raflık kitaplarına uğruyordum. Rafların büyük bir bölümü tasavvuf ve dini yayınlara ayrılmış gerisi çok satan aşklı romanlardı. Ve bir kaç tane dünya klasiklerinin  özetleri...Bazen , kendimi çok yalnız hissettiğim zamanlarımda çaresizlikten bu kırtasiyenin üst katına çıkmak zorunda kalırdım. "Ne istiyordun abla" derlerdi, kadın ya da erkek görevliler. Kitaplara bakacağım diyerek üst kata çıkarım, hemen arkamdan üst kata çıkarlardı. Ne aramıştınız yardımcı olayım derlerdi. Hiç diye cevaplardım, sadece bakıyorum. Hoşuna gitmezdi, cevabım, kollarını bağlar tek ayağının üstüne abanarak beni izlerdi. Hiç kimse olmazdı üst katta,ne aradığını bilmeyen müşteri ile çok acelesi olan görevliden başka. Elimi uzattığım her kitabı dikizler,  her yöneldiğim yere yönelir, nefesini ensemde hissetmemi isterdi. Hiç bir şey almadan çıkıp gitmiş iken bir kez daha aynı şekilde kırtasiyesine uğrarsam bu kadın benim için geliyor diye de düşünür mü diye çekinirdim.
"... ilimiz için bir projem var" adlı belediyenin her sene düzenlediği bir organizasyonu olduğunu duyunca aklıma bu ihtiyacım geldi. Bu ilin her sokağında bir kaç tane kıraathane  bulunur, sadece erkeklerin günün her saati hınca hıç doldurduğu mekanlardır, kadınların " günleri" vardır. Bu ilin iki senelik sakini olarak ben de bu ilin yaşayanlarındanım ama  kadınların sosyal aktivitesi " günlerine" hiç davet edilmedim ( oysa çok istedim bir güne katılmayı,  peşe takılmış yedekten değil  günün asilden üyesi olabilmeyi çok istedim, uğruna yazı da yazdım ama başarılı olamadım, hiç çağrılmadım)
Benim bu il için bencilce kişisel isteğim, her mahalleye küçükte olsa kapalı sıcak bir mekan açılması  içinde bir kaç masa duvarında kitapların olması... Her çeşit renk renk kitaplar, benim gibi yalnızlık çeken kadınların termoslarına çay, kahve doldurup   evden çıkabilmesi... Hiç bir  kimsenin , görüşün,egemenliğinin hissedilmediği küçük mekanın nasıl kitaplarla dolacağının nasıl işletileceğinin fizibilitesini de çıkarabilirim. Hiç zor değil. Zor olan cahillikti ama işte biraz önce
tek gözlü bir kedi kurtardı tüm insanlığı. Çekindiğim herkesin gözünün içine bakabilirim artık, maalesef artık bir kedinin bağırsaklarındasın, bir ölüsün diyebilirim...Bu cesaretle yazabildim...



9 yorum:

  1. Ayşe Hanım merhaba daha önce bir kaç kez mailleşmiştik.Ancak türlü sebeplerden görüşmek nasip olmamıştı. Size Çorum'dan yazıyorum . Tosbagalarr blog yazarı arkadaşım ve ayda birde günümüz var. Sizi de aramızda görmek isteriz. İş yerindeyim çalışıyorum o yüzden direk mevzuya girdim. Sizin için de uygunsa önümüzdeki ay yapacağımız günümüze bekliyoruz.Gelirseniz çok mutlu olurum kendi adıma . Görüşmek dileğiyle Elif (adı gün amaç görüşemediğimiz arkadaşlarla görüşmek diyebiliriz aslında )

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Ayşe Hanım, geçen gün yazdığınızda da davet etmek istemiştim ama gelmeyeceğinizi düşünerek böyle bir teklifte bulunmamıştım. Ben de buralı değilim 5. sınıftaydım bu şehre taşınalı ama soranlara Çorumlu sayılırım diyorum. Bunca yıla rağmen sadece birkaç senedir bir günüm var. Çok şükür ki arkadaşlarla iyi bir grup olduk gezilere filan da gidiyoruz. Hepimiz çalıştığımız için dışarıda buluşuyoruz bekleriz muhakkak:)) Keşke Çorumlu blogerlarla bir gün yapsak değil mi?

    YanıtlaSil
  3. Beni nasıl sevindirdiniz bir bilseniz, iki yıldır şehrinizde tek başımayım, sizler gibi çalışmıyorum da ev hanımıyım, bütün gün evimde işte böyle abuk subuk yazılar yazıyorum, bazen de ne biçim yazmışım diyerek , yazıp yazıp siliyorum...Beni öyle sevindirdiniz ki , sayenizde bu şehri daha çok seveceğim...
    İlk kez arkadaşlarım olacak, dışarıda çay içebileceğim...bu nasıl bir duygu size nasıl anlatayım, neyse artık " gün" de anlatırım...

    YanıtlaSil
  4. Bu davet senden çok beni mutlu etti Ayşe. İnanın çok sevindim. Umuyorum ki bu buluşma hepinize iyi gelecek. Yazın yine çok etkileyiciydi. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. o 'dayı' arabasını oradan hiç kaldırmasın.size yazı yazdırıyor o eski model araba.

    YanıtlaSil
  6. Yeni buluşmalar yeni heyecanlar :)

    YanıtlaSil
  7. Ayşe'm kaleminin aşığıyım, hayranıyım, hastasıyım daha bir dolu duygu.
    Hiç bir yazını silme bunun için savaş çıkarırım bak. 😡
    Senin bir gazetede köşen olmalı, hayalim bu benim.
    Sadece kitap kesmez beni. ❤️
    Bütün yazılarını okuyorum ama genelde facebooktan girince yorum yazamıyorum. Ayrıca önerdiğin filmleri, dizileri izliyorum, messenger da başka konularımızdan sohbet ediyoruz, bunu sana hiç söylemediğimi farkettim.
    (Tokyo hikayesi sırada)
    Bir tek okul konularındaki düşüncemi biliyorsun ve sessiz kaldın bu konuda. 🙄🤔
    Bütüüüüünnn yazılarının aşığıyım ama een çok bir kaç yazı önceki "hayat ve evde biricik olma" konulu yazı beni bitirdi tek kelimeyle. ❤️
    Yaz, yaz sen hep yaz.
    Not: Çorum'da kütüphane hiç yok mu?
    Ve o gittiğin gün de çok güzel arkadaşların olsun inşallah. ❤️

    YanıtlaSil
  8. oh bu davetlerden sonra tek yorum bırakmak isteyen ben değilmişim çok sevindim. Yani önce davetlere çok sevindim, Gülsüm hn.'ın dediği gibi senden daha çok sevindim. Bir de lütfen yazılarına abuk subuk deme. Savaş çıkarmam ama kırılırım. Ay çok güzel!

    YanıtlaSil
  9. Abuk subuk mu?
    Emeğine haksızlık etme lütfen. Bu konuda da hiç mütevazi olma rica ederim.
    Hakikaten çok güçlü kalemin var.

    YanıtlaSil