20 Ocak 2020 Pazartesi

İngiltere'de okula başlamak 5

İngiltere'de okullar açıldı,  ikinci yarıyıl başlayalı üç hafta oldu. İkinci yarıyılda Yunus'un sınıfı değiştirildi. Matematik fizik kimya biyolojide üst sınıflara yerleştirildi. Sınıf arkadaşlarına alışmış öğretmenlerini seviyordu, ayrılmak onun için zor oldu . Dokuzuncu sınıflarda kaç tane matematik , fen sınıfı vardı ki, üç level atladın demişler. Tüm fen dersleri ile matematikten sınıf atlayanları tıp ya da mühendislik  fakültelerine  göre hazırlıyorlarmış.  Üniversiteye sınav ile girilmiyor. Üniversite okuyabilecek çocukları bu yaşlarda sınıflarını ayırıyorlar, hangi derslerde başarılı ise o branşa göre dersler aldırıyorlar. Yunus'un fen dersinden başarılı olduğunu rüyada görsem hayra yormazdım, fen dersini hiç sevmemiş, doktor olma hayali hiç kurmamıştı.
Geçen yarıyıl ev ödevi yoktu ama bu yarıyıl ev ödevi yapmaya başladı,  tüm ödevlerin tamamlanması yarım saatini alıyordu. 
Her akşam sofrada bir yandan yemek yiyip bir yandan  tüberküloz mikrobunu, zatürreli ciğeri, kanser hücrelerini gösteriyor, hepsini tek tek  anlatıyor. Hayret ile dinliyoruz. İngilizce okuduklarını bana özel tercüme ederken dalıp gidiyorum. Bu çocuk  bu kadar az zamanda nasıl böyle oldu?  Yabancı dilde, yabancı öğretmenler, arkadaşlar içinde  okuduğunun duyduğunun çoğunu anlamayan bir çocuk nasıl bu kadar az zamanda başarılı olur? Yarıyıl tatiline girmeden önce, binden fazla öğrencisi olan okulda  yazılılardan en yüksek  puanı  alan ilk yirmi öğrenciye başarı sertifikası vermişler. Yunus da almıştı sertifika, nasıl aldı, aklım ermiyor, inanamıyorum. Buraya geleli dört ay olmamışken bu çocuk nasıl bu kadar değişebildi?  Okul hayatında ilk kez hiç müdahale etmeyen, edemeyen  anne baba olmak zorunda kaldık. Hiç müdahale edemeden çocuk aldı başını gidiyor, İngiltere  çocuğu doktor yaptı, haberimiz yok. 
Akşam sofrasından kalkamıyoruz, heyecanla soluk soluğa işlediği dersleri anlatıyor, biz de onun gibi heyecanlanıyoruz.
Oğlum doktor olmak istiyor musun, diye soruyorum.
İnsanları hasta görmek istemiyorum, iğne görmek istemiyorum, hastaneleri hiç sevmiyorum diyor.
Öğretmenimiz  , ilk ders hastalıkları duymak istemeyenler  el kaldırsın dedi, hoşlanmadığım halde el kaldırmadım, merak ettim. Kanser dersinde bir kız dışarı çıkmak istedi, öğretmen ona izin verdi, kanserin konuşulduğu her konuda dışarı çıkabilirsin, dedi, bu çok hoşuma gitti. Doktor olmayı istemiyorum , öğretmenimi ve dersleri çok seviyorum, dedi. Dün sabah Alman marketi   Aldi'de  kahvaltılık için  alışveriş yaparken tezgahların birinde mikroskop gördük. Bir kaç sene önce basit bir  mikroskop almıştım, çok az ilgilenip bir köşeye atmıştı.   Alsak mı almasak mı diye tereddüt edemedik, yunus artık araştırmayı seviyor, artık merak ediyordu. Sabah kahvaltısı için  mikroskopta bizimle beraber masaya oturdu. 

4 yorum:

  1. Tabii ki İngiltere'deki eğitim ortamı ile ilgili söylenecek, karşılaştırma yapacak çok şey var ama şu güzel yazıya sadece Yunus'a "Maşallah" diyerek yorumda bulunmak istedim:) Yolu açık olsun!

    YanıtlaSil
  2. Günde yarım saat ev ödevi yapıp en başarılı 20 öğrenci arasına girmek, hem de eğitime lisan bilmeden başlayarak. Şaşırtıcı, heyecan verici, senin de dediğin gibi akla sığmaz bir şey. Bütün mesele eğitim sisteminde mi? Hoşgörü, cesaret vermek, motive etmek mi bu işin sırrı? Yunus'un bunda çok büyük payı vardır elbette. Çalışkan ve anne babası gibi zeki bir çocuk. Kutluyorum güzel çocuk seni. Yanaklarından kocaman öpüyorum.

    YanıtlaSil
  3. Aman nazar değmesin Maşallah diyorum. öpüyorum onu hülya

    YanıtlaSil
  4. Tebrik ediyorum maşallah 41 kere Yunus a :) Kendini rahat bir şekilde ifade edebildiği, ilgi yada başarılı olduğu alanlarda okuyabildiği bir okulda olması ne güzel, hatta harika :) Kendi alanında parlayacak bu şekilde, sıkılmadan özgür düşünüp çalışabilecek :) Gıpta ettim okurken :) Başarıları daim olsun. Sevgilerimle Ayşeciğim :)

    YanıtlaSil