2 Temmuz 2019 Salı
Çorum'dan İngiltere'ye
Şimdi Çorum'da buz gibi serin bir sabahta üzerimde hırka ayağımda patik geçen hafta kesinleşen haber üzerine düşünüyorum. Bir hafta önce vize işlemleri için İstanbul'da iken nasılda bunalmıştım, sıcak nem kalabalık uğultu içinde boğuşurken bir an önce Çorum'a dönüp serin evimde oturma hayali kuruyordum. Bölümümüzün dünyadaki tek araştırma enstitüsü olan İngiltere' deki üniversite eşimin çalışması için davet yolladı, bir senelik çalışma programı hazırladık, burs isteğimiz kabul edildi bir seneliğine İngiltere'ye gidiyoruz.
Haberi ilk duyduğumuzda, eşim hemen,"nasıl uçağa bineceğim" dediği için, yazıma ilkin eşime yükseklik korkusunu hediye eden ilk işverenini hatırlayarak başlamak istiyorum.
Biran önce evlenmemize ancak işe girersek izin verecekler diye ülkenin en büyük bisküvi çikolata fabrikasının muhasebe bölümünde işe başlaması kolay olmamıştı eşimin. Alınan maaş ev kirası çıktıktan sonra ölmeyecek kadardı. Olsun her iş başında zorluklar olurdu, katlanırız demiştik. Çok mutluyduk, balkona pembe sardunya, sarı turuncu kasımpatılar , mor menekşeler aldım. Yemek masasını balkona çıkarsam da rengarenk çiçekler içinde yemek hayal olmuştu, işleri o kadar yoğundu ki, iş dönüşleri gece yarısını buluyor sabahları biraz daha uyku için kahvaltıdan ödün vermesi gerekiyordu...Bu kadar çok çalışması iş bulamadığım için evde oturan beni rahatsız etti, eşimin iş yerinde yaptığı işleri anlamaya çalıştım, mutabakat bölümünde çalışıyordu, zincir marketlerden sorumluydu. Mutabakat nediri nasıl yapıldığını öğrendim, çuval dolusu eve kağıtlar getirdi, kağıtların üzeri indirimler iadeler filan karşılıklı çiziliyordu, mutabakat sağlanması böyle kağıt üzerinde tek tek elle çizilerek yapılıyordu. Çiçekli balkonumuzda on beş dakika kadar kahvaltı yapmaya başlaması benim de evden beri eşime destek olmam ile başladı. Şimdi hatırlayamıyorum ama sayfa sayfa işaretlediğim kağıtların çokluğu insanı yıldıracak kadardı, hiç bitmiyor hep daha fazlasıyla yenisi geliyordu, balkondaki çiçeklerimi sulamayı unutturacak kadardı, bu sıralarda eşimde kalp ağrısı şikayeti ortaya çıktı, eli göğsünde kalp krizi mi geçiriyorum diye korkmaya başladı. O zamanlar panik atak diye bir hastalık keşfedilmemiş her gittiğimiz kalp doktoru sadece hiç bir şeyin yok diyerek yolluyor iken nedeni ya da nasıl geçeceği hakkında en küçük bir yol göstermiyordu. Eşime daha çok nasıl yardım ederim diye düşünürken o zamanlar yeni yeni bilgisayarlar eve girmeye başlamıştı.Kağıttaki bilgiler bilgisayara nasıl aktarılır diye kafa yorduk, fabrikanın bilgisayar mühendislerine sorduk. Ve mutabakat işini ilk kez exele aktaran o fabrikada biz olduk, hiç kimsenin üzerinde düşünecek kadar önem vermediği basit bir işti ama artık işler kolaylaşmıştı. İşte bu icadımız uzun süre işsizliğin yakamıza yapışmasına nedenlerinden biri oldu. Muhasebe müdürünün hoşuna gitmedi, onu küçük düşürmüşüz gibi alındı, ters çıktı, eşimi kafasını kaldıramayacağı kadar başka başka işlere boğdu. Sorumluluk , eşimin en hassas noktasıydı, işini hakkıyla yapmasına engel olacak şeylerle baş etmeye çalışırken fark etmeden hasta oldu. Kalp ağrıları şiddetlendi, evden çıkamayacak kadar bu garip hastalığa esir düştüğünü anladığım gün muhasebe müdürüne, mutabakat sorumlunuz artık işe gelemeyecek dediğimde ne kolay işten attılar, tazminatsız, emekleriniz için teşekkürsüz... İş yerinin yüksek binalarında en üst katlarında çalıştığından dolayı yüksek binalardan hala korkar, içine giremez uçağa teleferiğe tepelere yükseklere çıkmak hala onu paniğe sokacak kadar korkutur. (Mutabakatına yardım ettiğim bu çikolata ve bisküvilerle karşılaştıkça solan çiçeklerim, yapamadığımız kahvaltılarımız ve akşam yemeklerimiz, ömür boyu çekilecek bir hastalığı aklıma getiriyor). Uzun vakit evden çıkamayınca hayalindeki işi evden beri sigortasız,para almadan ailelerin desteği ile altı yıl boyunca sürdürebildi, bu arada panik atak keşfedildi, korkulacak bilinmedik bir hastalık olmaktan çıkınca , o da evden çıktı, doktorası bitti. Can sıkıcı diğer işverenleri iş arkadaşlarını anmadan hemen dört yıl öncesine atlayıveriyorum;
Torpilsiz aracısız girebildiğimiz tek yer Çorum olduğundan çok sevdik burayı. Bilimsel araştırmalar yapıp yurt dışındaki bölümünün önemli hocaları ile makaleler çıkarmaya başlayarak doçent olması ,okulda diğer meslektaşları ile öğle yemeğine inmemesini, akşamları Çorum'un ünlü bağ evlerindeki davetlerine gitmemesini gerektiriyordu. Fakülteden yurt dışında post doktora yapmış hiç kimsenin olmaması önümüzü görmemize engel olsa da , yurt dışındaki üniversitelerde çalışma yapmaya çok hevesliydi. Yol göstereni olmadan çalışma hazırlamasına yardım etmeye çalıştım,düzelti, öneri, okuma şeklinde. Amerika, İtalya ve İngiltere , çalışmalar ile ilgilenince burs imkanı aradık, tasarruf tedbirleri zamanıydı. Neyse zaten, dünyayı kurtaracak insanlığı iyi edecek önemli çalışmalar değildi bizimki, sadece işini hakkıyla yapabilme çabasıydı tüm bunlar. Bir öğretim üyesi olarak düşünüyordu, işini hakkıyla yapabilmenin içinde Çorum'da bu bölümü bitiren öğrencilere ne oluyor diye düşünmek taşınmak gerekmiyor muydu? Mezun çocuklar Çorum'un dükkanlarında kasiyer oluyor iken, bölümün yeni başlayanlarının hayali ise polis olmak iken bir öğretim üyesi bu çocuklara nasıl farklı bir gelecek hayali kurdurabilirdi?
Geçen hafta burs çıktığını öğrendiğimizde sudan çıkmış balık gibi oluverdik. Her zamanki gibi yine "nasıl geçineceğiz " derdine düştük, yapılacak araştırma için benim yardımıma ihtiyacı varken birlikte gitmek gerekirken bu kadarcık para ile ? Tek odada üçümüz, her gün sandviç yeriz dedi eşim, asıl önemli olan ben nasıl uçağa bineceğim...Önümüzdeki ay İngiltere'ye tek odada her gün sandviç yiyerek çalışma yapmaya gidiyoruz, yurt dışı tecrübesi olan sevgili okuyanlar her türlü bilgeye ihtiyacım var, hayatında hiç yurt dışına çıkmamış bir cahilim, şimdiden çok teşekkür ederim...
(aysekoza@gmail.com)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
ayşe geçen hafta Istanbul'da mıydın yani? keşke görüşseydik, seninle tanışmayı çok isterdim.
YanıtlaSilSevgili Joe, bir daha ki sefere söz, çok isterim seninle buluşmaya, bu sefer hep işlerle geçti...
SilSevgili Ayşe, hayırlı olsun öncelikle. İçimden bir his bu değişikliğin size çok iyi geleceğini söylüyor. Umarım öyle olur. Öncelikle blog yazarı Deli anneyi tanıyorsundur, seni takip ettiğini biliyorum. Onlar şimdi ingilterede, eminim mesaj atarsan ingiltere hakkında yardımcı olacaktır.
YanıtlaSilBiz amsterdamdayız ama eminim orda da benzer işler vardır. Eğer sana da çalışma izni veriyorlarsa sen de ufak işler yapabilirsin. Özellikle yaşlılara bakım ile ilgili (evdeki temel ihtiyaçlarını sağlama alışverişlerini yapma gibi) işler oluyor. Haftada 2-3 yarım gün ile böyle işler size maddi destek getirir. Bir video bırakıyorum buraya (ama hollanda için tabi, benzeri kesin vardır) https://youtu.be/-X9PgOwm9RQ
Eğer facebook kullanıyorsan göçmen anneler sayfasına üye olabilirsin, eski paylaşımlardan bir çok yararlı bilgi bulabilir sorularını sorabilirsin. Bu grup ilaç gibi hiç çekinme şiddetle tavsiye ediyorum.
Eşinin uçak fobisi için de korkuyu yenmeye yarayan bazı videolar varmış (simulasyon şeklinde sanırım) onları deneyebilirsiniz.
Sevgiler
Canım arkadaşım, çok teşekkür ederim, verdiğin bilgiler çok işime yarayacak, buradan okuyan herkese de faydalı bilgiler, çok çok teşekkür ederim.
SilCanım arkadaşım hayırlı olsun, yeni bir kapı, ilerleme ne güzel çok sevindim :) Umarım uçak yolculuğu eşin için çok rahat sorunsuz geçer, Allah kalbine göre versin işleriniz rast gitsin, sevgilerimle :)
YanıtlaSilCanım Ayşe yolunuz açık olsun. Verebileceğim hiç tavsiyem yok ama şundan eminim ki sen orada da harikalar yaratacaksın. Oradayken yazmayı ihmal edip bizi habersiz bırakma.
YanıtlaSilHer şey gönlünüzce olsun.
Ayşe ne desem bilmiyorum. Çok mu sevindim çok mu dertlendim? Göçmen anneler ve Deli Anne benim de ilk aklıma gelenler.
YanıtlaSilSeni, sizi çok zenginleştirecek bir deneyim olacağı tesellim. Çok öpüyorum, sarılıyorum sana.
Eminim çok güzel günler sizi bekliyor. İngiltere'yi çok seviyorum. Ben güney'de Brighton'da kalmıştım. Düşündüğüm kadar soğuk olmadı hiçbir zaman. Giderken yanınızda belki özleyeceğiniz birkaç şey götürebilirsiniz yiyecek olarak. Siz de çalışma izni alabilirseniz hem sosyalleşme imkanı bulursunuz hem de şehri tanırsınız. Eskiden belediyelerin ücretsiz yanabcı dil kursları da oluyordu. Hala var mı bilmiyorum. İyi yolculuklar.
YanıtlaSilAyşeciğim çok sevindim. Harika bir macera olacak bu.
YanıtlaSilUçuş korkusu eğitimleri oluyor, belki işinize yarayabilecek bir tane bulabilirsiniz.
Ayyy, ben heyecanlandım buradan :)
Sizin için iyi bir deneyim olacak gibi hissediyorum. Şimdiden hayırlı olsun.
YanıtlaSilTebrik ediyorum hayırlı olsun eşiniz eşimle aynı sıkıntıları yaşamış bir gün eşimle kendimizi acilde bulduk film di ekg idi derken dr ne iş yaptığını sordu ve kesinlikle stres sizin sıkıntınız hiç bir yere dr a gitmenize gerek yok dedi allah büyük ya 2-3 ay içinde eşim rızgı verecek olan allah diyerek genel koordinatörü ile de tartışarak işine son verildi tam da bizim istediğimiz gibi çünkü bize göre yüksek tazminatı vardı yansın istemiyorduk .Şimdi kendi ofisimizde kendi işimizdeyiz binlerce şükür olsun her yadedişimizde de amirine hep dua ederiz o parayla işimizi kurduk yarım kalan evimizi bitirdik düzenimizi kurduk .Oh be hayat varmış diyoruz seve seve işe geliyoruz .Sizinde gözünüz aydın yolunuz açık ve aydınlık olsun ...
YanıtlaSilfatoş
Ayse hanim, "Bu kadarcik para" ne kadar bilmiyorum ama esinizin maasi da devam edecegi icin ac kalmazsiniz saniyorum. Ben de esimin doktorasi sebebiyle Oxford Englanda uc sene yasadik. hayatimin en gizel yillariydi. Bize cok ucuza lojman verdiler. 900 dolar masimizla gul gibi gecindik. Saglik sigaortasi gerekmiyor sanirim. Biz ordayken yabanci ogrencilere bedavaydi .ilk cocugumu orada dogurdum. Doktor hastahane bir kurus odemedik. bedava kurs bulamadmistim ama evde calisarak ve lojmandan bir suru arkadas edinerek ingilizceyi de ogrenmistim. Esinize ve size basarilar diliyorum. her yerde size yardimci olacak Turk vatandaslari da bulmaniz mumkundur.
YanıtlaSilAyse
Merhaba,
SilÖncelikle teşekkür ederim kendi deneyimlerinizi paylaştığınız için...
Geçmiş senelerde ingiliz parasının değeri bizim paramıza göre ıkı kat üç kat iken bugün 7 kat olmuş. Geçmiş senelerde siz maaşınızı ikiye üçe bölerken biz yediye bölmek zorundayız. Post doktora için gidenlere lojman, misafirhane gibi ayrıcalık pek verilmiyor daha çok master ve doktora öğrencilerine öncelik veriliyor. Üniversiteye en uzak en eski en küçük evlerin kirasına internetten bakıyorum, 900 dolar( 720 gbt) başladığı için 900 dolara artık gül gibi geçinilebilir mi, aldığımız maaşı yediye bölünce elimizde kalana "bu kadarcık para" diye cümle kurmak zorunda kaldım...Tekrar çok teşekkür ederim, sevgilerimle..
Sevgili Ayşe,
YanıtlaSilBen de göçmen anneler Facebook grubunu tavsiye ederim ,bizim de 2 yıllık bir yurt dışı maceramız olmuştu çok faydasını görmüştüm.umarım her şey sizi için çok güzel olur
Çok çok çok güzel olsun bu maceranız inşallah size bir sürü güzlelikler ve derin tecrübeler katacağına eminim.
YanıtlaSil