27 Mart 2019 Çarşamba

Saz kursunda ilk günüm


Saz kursuna kaydımı yaptırıp derslerin haftaya başlayacağı bilgisini aldıktan sonra, saz denilen müzik aletine ne kadar uzak olduğumu, televizyonda radyoda saz sesi duyduğumda kanalı değiştirdiğimi aklıma getirdim. Eve gelip youtube' u  açıp , saz yazdım. İlk çıkanlardan bir kaçını dinledikten sonra kendi listemi tıklayıp Bach dinleyerek yine yanlış karar verdiğimi, kaydımı sildirmem gerektiğini anladım.
Kaydımı hemen sildirmeme eşim engel oldu, bir fırsat ver, ilk derse katıl dedi.
İlk ders günü bir tek benim müzik aletim yoktu,   babalarından dedelerinden amcalarından kalan sazları ile tüm kadınlar hazırlıklı gelmişlerdi.
Çalacağımız aletin adının saz değil bağlama olduğunu söyleyen genç erkek öğretmenimiz ilk önce nota öğreteceğini söyledikten sonra hayatında hiç nota görmeyen var mı diye sordu,  tüm  sınıf parmak kaldırdı. Arka sıralarda oturan bir kadın okuma yazma bilmemesinin sorun oluşturup oluşturmayacağını sordu.
Öğretmen tek tek  kadınların ellerindeki sazı alıp  akort yapmaya başladı. Bu saz kırıkmış tamir edilmiş , dedi öğretmen. Orta yaşını geçkin bir kadın,  rahmetli kocam başıma vurmuştu dedi, herkes gülmeye başladı. Gülüşmelerden cesaret alan iri yarı bir kadın paltosunu çıkarttı, gömleğinin arkasındaki yırtığı göstererek kaynanam saz kursuna gittiğimi duyunca kapıda üstüme saldırdı, seni tüm kurs arkadaşlarıma tanıtacağım diyerekten gömleğimi çıkarmadan geldim dedi. Gülüşmeler kahkahalara döndü. Öğretmen   her sazın hikayesini dinleyerek akort yapmaya devam ederken bizi  teneffüse çıkarttı. Kaydımın silinmesi için yetkili kişiyi aradım, bulamadım, bahçedeki ağaca yaslandım. Ellerinde sarı çiğdemler , kafasında saz parçalanan kadın ile maskulen görünümlü bir  kadın yanıma geldi. Hala gülüyorlardı. Köyümün çiğdemleri dedi, kurs arkadaşlarım için toplamıştım. Çiğdemi bana uzatırken anlatmaya başladı,  köyümüze müzik öğretmeni neden geldiydi bilmiyorum, ben yetimim, beni evermişler bu öğretmenle, haberim yok, çocuğum daha...babamın duvarda asılı sazını aldım  yanıma,  şehre geldim ...kocam saz öğretiyor herkese, babamın sazı ile karşısına oturdum bana da öğret diye, sazı elimden alıp başıma vurduydu, bir daha saz maz lafı açamadım, geçen sene rahmetli oldu kendisi dedi. Çiğdem elimde diğer kadının hikayesini dinledim.
 Yaşı daha çok gençti, saçları erkek gibi kesilmiş, kıyafeti hareketi erkek gibi . Babam öldüğünde anam benimle tek başına kaldı, akşamları terminalde çay yaptı sabahları yufkacıda yufka açtı , ev sahibimiz, evimde dul istemem dedi, çıkarttı, dula kimse ev vermek istemedi, anam "  ben şen dul muyum, koca mı bırakmışım,  kocam ölmüş, kara dulum ben , derdi, keşke bir oğlum olsaydı diye ağlardı. Başımızı sokacak bir delik bulduğumuzda ise etrafa karşı beni erkek çocuk gibi gösterdi. Büyüdükçe, boyum uzadıkça  babamın kıyafetleri üzerime olmaya başladı, sevindi annem , kocası canlanmış gibi diye gülerken , yüzünde saklayamadığı ışıl ışıl parlayan kadın gözleri vardı.
Bu kadınları böyle açık pervasız özgürce içinden geldiği gibi konuşturan şey ,saz olmalıydı.  Çocukluğundan beri her gece kendinden büyük  bir acıya  sarılıp uyumak zorunda kalmış bu kadınlar için saz ne anlama geliyordu? Baş edemediğine, çaresiz kaldığına , korku ile sarılıp büyümeye alışmış bu kadınlar için saz çok önemli olmalıydı.
Teneffüs bitti, sınıflara girildi. Öğretmenimiz derse başlarken bana baktı, sazımı neden getirmediğimi sordu. Bu kadınların yaşadıklarına,  saza  uzak olduğum gibi uzaktım, haber kanallarında  duymaya , görmeye tahammül edemiyor, kanalı değiştiriyordum , aynı sazın sesi gibi...
Bu coğrafyada esmer karasal  dümdüz kavruk gölgesiz tek renk bozkırın içinde , okuma yazmadan önce saz çalmaya can atan , kocasını gömüp gelmiş,  kadınlar ile aynı sınıfta arkadaş olmak istedim. Elimde sarı çiğdem ile
öbür derse sazımı alıp geleceğim öğretmenim,dedi







12 yorum:

  1. Merhaba. Sazı canlı dinlemek çok farklıdır. İyi çalan birisinden canlı dinlemeniz fikrinizi değiştirebilir belki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. önerinizi dikkate alacağım, teşekkür ederim...

      Sil
  2. Sevgili Ayşe,
    Bugünü sana ayırdım gibi oldu galiba. Arada birkaç saatlik çalışma yine yazılarına döndüm. Bu arada saz kursu ile ilgini yazını okudum.Ben türküyü çok severim. Hatta ilk göz ağrım diyebilirim. Klasik müzik sevgisi daha sonra başladı. Ama malesef saz çalmayı öğrenmeyi deneyemedim. Bir enstrüman çalamamak içimde uktedir. 2 sene evvel ud dersi aldım 1 sene kadar ama devam ettiremedim. Enstrüman çalmak çok zor devamlı ve düzenli çalışmayı gerektiriyor.Umarım üstesinden gelirsin biz de burdan belki çaldığın bir parçayı dinleriz. Türküye daha çok ısınman için sana bir film tavsiyesi vereceğim. Anadolunun Kayıp Şarkıları belgeselini izle.Senin içindeki kadın türkü seviyordur aslında buna nerdeyse eminim. Türküler bizim hikayelerimiz bu toprakların hikayeleri. Neşet Ertaş ne yaşadıysam onu yazdım demiş bir konuşmada. Yaşanılanların yazıldığı türküleri diğerlerinden ayırabiliyor insan bize yıllarca türkü diye yutturulanlardan. Sevgiyle kal..Aylin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba sevgili Aylin,

      Yorumlarınız için çok teşekkür ederim, hepsini okudum, beni çok sevindirdiniz...
      Önerdiğiniz belgeseli hemen izleyeceğim, içimdeki türkü seven kadını ortaya çıkaracağını umarak..
      Neşet Ertaş’a bir röportajda sunucu sorar: ‘Neden yeni yapılan türküler, sizinkiler kadar kalıcı olamıyor?’ Neşet Ertaş şu yanıtı verir: ‘Biz çekmediğimiz derdin türküsünü yakmayız gızım.’ sizin dediğiniz gibi ne yaşadıysa onu yazmış, o yüzden bu kadar yüreklerde olsa gerek...
      Çorum'a gelmemin bir nedenidir,halk ozanlarını anlamaya çalışmak, belki de...
      Çok teşekkür ederim, sevgiyle kalın ...

      Sil
    2. Neşet Ertaş'ın bu sözünü internetten " eğitimpedia sitesi"nden bulmuştum...

      Sil
    3. Sevgili Ayşe,
      Aklıma geldi yazayım dedim. Ali Ekber Çiçekten Haydar Haydarı dinlemediysen bir dinle derim yok böyle bir saz çalma, eriyorum dinlerken. Aylin

      Sil
  3. hayırlı olsun yeni uğraşın ayşe! müzik bence senlik bir alan, bir de işte dostluk, arkadaşlık müziğin yanında güzel şeyler.

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederim, güzel kalpli arkadaşım, umarım buna sonuna kadar devam edebilirim...

    YanıtlaSil
  5. Bir müzik aleti çalmayı çok isterdim, çalsaydım eğer bu saz olurdu ama ben daha çok şarkı, türkü söylemeyi sevenlerdenim.Bu nedenle kursa gitmedim. Belki saz çalmayı usta olmayı benimsemeyeceksin ama o kursa yazılarak başka başka hikayeler duyacak ve yazacaksın. Yeni bir birikim olacak senin için. Sırf bu nedenle bile gidilebilir bu kursa.
    Kadınların hikayeleri çok etkiledi beni ama en çokta senin anlatımın...kitapların hikayelerin olsun istiyorum...inşallah birgün onu da göreceğim ben inanıyorum. Sevgiler :)

    YanıtlaSil
  6. Annem, türkülere olan ilgimi farkettiğinde bana dut ağacından yekpare oyulmuş muhteşem bir divan sazı hediye etmişti. Şimdi 4-5.000 Tl ye satılan bu harika sazı(Bağlama değil-divan sazı)yıllarca çaldım. Kursuna gitmediğim için pek de çaldım denemez, tıngırdattım aslında ama benim için terapi idi. Çalıp söylerken tüm sorunlarımı unutuyordum.
    Bir gün iş dönüşünde duvara asılı olan sazın orta kısmından büyük bir parçanın kırılıp sonra da iğreti biçimde yerine yerleştirilmiş olduğunu farkettim. Ne zaman kırılmıştı, kim kırdı bunu hiç bilemedim. Sadece ağladım. Tamir edilemedi. Çünkü o saz tek parça olursa sesi anlamlıydı. Bir kere kırıldı mı bir daha akord edilemiyordu.
    Hala yerine yenisini alamadım. Artık parmaklarım esnekliğini kaybettiği için de yeniden elime aldlığımda çalamayacağımı biliyorum. Başkalarına ait sazları çalmayı denedim. Yapamadım.
    Türküler Anadolu'nun bağrı gibidir. Üstelik çok zengindir halk türküleri. Folklorumuz nasıl heyecan veriyorsa sazın sesi de büyülü gibi gelir bana. Umarım sen de seversin Ayşe.

    YanıtlaSil
  7. türkü seven birine benzetirdim oysa ben seni:)bazen kafamızda kurduklarımız yanıltıcı olabiliyormuş.Sen saz çalsan söylesen Cengiz Özkan gibi bir tarzın olurdu diyeyim (sen daha hızlı ritimler çalıp beni yanıltabilirsin)

    YanıtlaSil