Bu kış, çok kere hastalandım. Şehrin devlet hastanesi poliklinklerinde sıramı beklerken çeşit çeşit hasta tanıdım, sohbetlerine kulak misafiri oldum, kısa süreli de olsa sıcacık arkadaşlıklar kurdum.
İnternetten aldığım randevu ile çok sıra beklemiyordum, ama bazen internet günler sonrasına sıra verebiliyordu. Gecikmeye gelmeyen rahatsızlıklarda hastane içindeki gişelerden sıra alıp aynı gün içeresinde muayene olabiliyorum ama uzun beklemeyi göze almam gerekiyordu çünkü öncelik randevulu hastalara veriliyordu. İnternetteki randevular 10 dakika aralıklar ile iken hastane içinde alınan randevular ve kontrol hastaları ile birlikte doktor kapısı önü oldukça kalabalıklaşıyordu.Bugün kontrol için içeriden çağrılmayı beklediğim bir saat içerisinde doktorun,otuza yakın hasta ile ilgilenmek zorunda kaldığına şahit oldum. İki dakikada bir doktor kapısı açılıp kapanıyordu. Şehrin pazarı kurulduğu günlerde köylerden ilçelerden gelenler ile yoğunluk daha da artıyordu. Yoğunluk sadece kendi hastalığına yoğunlaşmışken içerideki gencecik doktor tüm hastaların derdini iki dakikalığına da olsa dinlemeye şifa olmaya odaklanmıştı.
İsimlerimizin yazılmasını beklerken köyden ve kasabadan gelenler daha bir tedirgin oluyorlardı, ulaşımları bizim gibi şehirde oturanlara göre daha meşakkatliydi... Sırası gelmediği halde açılan her kapıda içeri dalanlar oluyordu. Her defasında dışarı atılanlar arasında sinirlenenler ileri geri konuşanlar oluyordu. Ben cahilim sıra mıra bilmiyorum diyerek içeri dalan , içeride uyarılıp dışarı çıkarılan teyze, 184'e Sabim'e 150 Bimer 'e Cimer'e telefon açacağım şikayet edeceğim diyecek kadar bilgili çıkabiliyordu ( teyzeden önce hiç birinden haberim yoktu).
Sıranın gelmesini beklerken yanında oturanların hastalığını merak edenler, başkalarının tahlillerine ilgi duyanlar, tahlillerden kahve falına bakar gibi sonuç çıkaranlar, yüzünün rengine öksürüğünün şiddetine , ağrının yerine göre teşhis koyanlar, kendi ilacını önerenler, bu doktorun hiç bir şeyden anlamadığını bu doktorun çok iyi olduğuna iddia edenler, komşusu geliyor diye ona eşlik etmek için peş peşe sıra alanlar...
Yemenisini kulak ardı bağlamış, iri halka küpeleri sallana sallana gelen ablaya yer vermek istiyorum, otur diyerek omzumdan geri ittiriyor, beni birden bire çok seviyor. Neyin var diyor, söylüyorum. Kaç çocuğun var diyor, bir diyorum neden bir tane daha yapmadın diye kalabalık içinde sesini alçaltmadan soruyor, sessizce gülüyorum. Kardeşsiz büyüyen oğluma ayrı, tek çocuklu bana ayrı üzülüyor. Oğluma kardeş gelsin diye önerdiği şeyleri detayları ile anlatırken bir türlü sıram gelmiyor. Hiç konuşmayan sessiz sessiz gülen bu tek çocuklu kadıncağızdan sıkılıyor, konuşmak için başka birini buluyor. Ablanın konuştukları beynimde dönüp duruyor. Dinmeyen öksürük için geldiğim poliklinik, yeni doğan çocuk bölümüne dönüşüyor, bebek kokusu, yeniden bir heyecan , umutlu gelecekler, çocuk gülüşleri , hayallerin pembeliği gözümü kör etmiş kapıda adım yanmış sönmüş sıram geçmiş.
Bu sefer kanımdaki değerlerin düşüklüğü yüzünden dahiliye kapısında ismimi gözetliyorum. Elimdeki tahlil sonuçlarına bakmak isteyen heyecanlı araştırmacı yardımsever genç kadının yüzü asılıyor. Korkmayın , inşallah bir şeyiniz yoktur diyerek acı acı yüzüme bakıyor. Üst üste geçirdiğim solunum hastalıkları yüzünden düşmüş olduğunu sanıp umursamadığım değerlerim artık korkutuyor beni. Kadın dayanamıyor, yine konuşuyor,sizi korkutmak istemem ama eltimin kızının da sizinle aynı bu değerlerdi, düşüktü. Susuyor. Yeniden konuşuyor. Hiç korkmayın eltimin kızı hayatta çok şükür sağlıklı ama tabi o daha çocuktu , bu hastalığın iyileşme oranı çocuklarda yüzde doksan ama yetişkinlerde...Susuyor. Sonra yeniden, ama korkmayın tıp ilerledi, yetişkinlerde de iyileşme yüzdesi arttı. Kalbim hızlı atmaya başlıyor. Bu hastalık dediği şeyin adını soramıyorum, dahiliye kapısı üzerinde morg yazısı beliriyor, içeriden adım okunmasın,odaya çağırmasınlar istiyorum. Çok korkuyorum, kaçıp kurtulmak istiyorum. Genç kadın heyecanını kaybetmeden diğer bekleyenlerin kağıtlarına bakmaya devam ediyordu.
( Güler yüzü ile benimle de iki dakika ilgilenip yollamak zorunda kalan doktorların sorunu için çözüm bulunur umarım)
https://www.haberler.com/corum-da-son-2-ayda-40-doktor-gorevinden-istifa-11776801-haberi/
Çok gecmiş olsun,en kısa sürede iyileşirsin inşallah :)
YanıtlaSilSevgili Fatma çok teşekkür ederim...Sevgilerimle..
SilÇok geçmiş olsun uzun süren hastalıklarda kan değerleri düşebiliyor. Yine de dikkat edin kendinize
YanıtlaSilSevgili tosbağalar, Çorum da devlet hastanesi dışında hematoloji bölümü hastane var mı? Çok teşekkür ederim, ilgin için...sevgilerimle..
SilGeçmiş olsun.
YanıtlaSilAyşeciğim çok geçmiş olsun. Bu şekilde fikir beyan edenlere çok kızıyorum, bilmeden kulaktan duyma bilgilerle insanın canını sıkıyorlar. Bazen hoş geliyor beklerken konuşmak, başka başka dertler, insanlar dinlemek ama doktorculuğa gerek yok yani.
YanıtlaSilBir şeyciğin yoktur inşallah?
Çok teşekkür ederim sevgili arkadaşım:))
SilSizi merak ediyorum, sağlığınız nasıl? Bu yazınızdan sonra aklım sizde kaldı. Nasılsınız? Umarım her şey iyidir? bizleri haberdar ederseniz, yapabileceğimiz bir şey varsa bilgi verirseniz sevinirim. Sevgiler.
YanıtlaSilSevgili Nazz,
SilÇok teşekkür ederim ilginiz için, beni merak ettiğiniz için, çok teşekkür ederim...
Bağışıklık sistemi ile kan değerlerimin çok düşük olduğu anlaşıldı, hemotolojilik bir sorunum olduğunu ama bir ay beklememi söyleyen dahiliye doktorumu dinliyorum, bir hafta sonra neyim olduğunu öğrenebileceğim inşallah... Sevgilerimle...