9 Ekim 2017 Pazartesi

Umut dolu bir yazı

Sınıf öğretmeni telefonundan tüm velilere mesaj atmıştı," çocuklarınızın yanında eğitim sistemi ile ilgili olumsuz  şey konuşmayın ki okula geldiklerinde umutsuz olmasınlar, çocuklarınız ile  umut dolu geleceklerden bahsedin, konuşun....."
Bir veli olarak dikkat ediyordum zaten, çocukların verimli topraklarına her gün beton döken  okullara giden oğluma  okuldan kalan zamanlarda " umut" aşılamaya çalışıyordum.
Örneğin geçen hafta ,
tercihlerin sunulduğu kutucuklardan "yazı kulübü" ne çarpı işaretini koyarken çok heyecanlıydı. Akşam  yemeğinde yazı kulübünün dolduğunu, başka bir tercih yapması gerektiğini söylerken heyecanı kalmamıştı . Sandalyemi yanına yanaştırıp  gerçekten  yazı sınıfına girmeyi çok istiyorsa yarın öğretmeni ile konuşmasını söylemiştim.  Satranç kulübüne girdiğini söylerken yüzünde ne heyecan ne üzüntü vardı, öğretmeni yazı sınıfının çok istek aldığını  on sekiz kişilik kontenjanın  dolduğunu, satrançta bir kişilik boş yer varken acele etmesini söylemiş.
On sekiz kişilik sınıf gelecek günlerde yirmiyi aşacaktı biliyorum, veliler öğretmene telefon açacak,  öğretmen velileri  bir kaç gün önce önüne gelen  çekingen sessiz öğrencisi gibi başından savamayacaktı.
Geçen sene aynısını ben de yapmıştım, kendimden biliyorum. Okul korosu seçmelerinde sesini dinletemeden  doldu denilmiş, ısrarcı olmamıştı,  programında hiç gezisi olmayan,  gezi kulübüne girmişti.  Oğlumu dinlesin diye, müzik öğretmenine ricaya gitmiştim. Koroya girmişti ama sesi zaten farklıymış ( dört kuşak öncesi Urfalı)  müzik öğretmeni; "onu keşfettiğime seviniyorum" demiş, müzik gecesinde solo şarkı söyletmişti.
Yazı kulübüne girmesi için yine okula gitmem gerekiyor diye düşündüm, geçen sene yaptığım gibi.

Gelecek ayın sonunda on ikisine girecek. Bu yaşına kadar karşısındakini kendinden daha çok düşünen biri olduğunu biliyorum. Markette , oyuncakçıda tuttuğunu bırakmayan, almak için tepinen ağlayan çocuklardan olmamasını, empatisine bağlıyordum ama gerektiğinde istediği şey için gözü kararmamalı mıydı? Yanlış yaptığım bir şey vardı, göremiyordum. Her üzüntüsünün, yanlışının içinde  kendimi arıyorum, kendimi bulup çıkaramıyorum.
Hafta sonunda hep evdeydik, oturma odasının eskimiş koltuklarını salondakiler ile değiştirmek istedik. Oturma odası küçüktü çabuk ısınıyordu, salon büyüktü ısınmıyordu. Artık kış gelmişti. Salonun koltuğunu oturma odasının kapısından geçiremedik. Türlü yollar denedik,  üçlü koltuk altında ezilme tehlikesi geçirdik, en sonunda " anne şöyle yaparsak kapıdan geçirebiliriz "dedi , öyle yaptık, kapıdan geçirdik. Kedinin parçaladığı yerleri sakladık, hava soğuktu, hırka giydik, sıcak süt içtik, kedimiz artık daha çok sokulmaya başladı hırkalı kucağımıza.
Yazı sınıfına kendi çabalarıyla girsin diye ,onunla " istediği şeyi elde etme" başlıklı konuşmalar tasarlıyordum aklımdan , şunu belirtmeli, şunu da eklemeli, bunu örnek göstermeli diye. Önce "inanmak" ile konuşmaya başlayacaktım. İnanmak ile ilgili örnekler, çalışmak ve sonunda başarmak ...Ne güzel bir sunum hazırladım. Rahatladım, görevimi yapıyordum. Hafta sonu sunumum için iyi bir vakitti. Onunla konuştuktan sonra yazı yazmak onun için vazgeçilmez olacaktı, yazı yazarken sesini bulacak,  bulduğu sesini herkese dinletebilecekti. Annesinin yardımı olmadan sesini tek başına dinletebilecekti, yazarak. Yazı ile bağımsızlaşacak, özgürleşecekti.

Küçük oturma odamızda koltuklarımızda oturup süt içerken güzelim sunumumu yapamadım. Güven verici, umut verici sunumlarıma  ihtiyacı yoktu. Oturduğumuz koltuk onun sayesinde kapıdan geçmişti,  " babanı bekleyelim " diye sızlanmalarımı dinlememiş, yılmamış, çalışmış, başarmıştı.
Sadece "yazı kulübüne yazarak başvurabilirsin,bir dilekçe ile, müdür yardımcınız çok iyi bir insan, ne kadar istekli olduğunu anlar" dedim, kucağında uyuyakalan kedisini rahatsız etmeden başını salladı.
Bu sabah yazdığı dilekçeye  baktım, sayın yetkiliden , yazı sınıfına girmeyi arzuladığını ama kendi gibi yazı sınıfına girememiş bir dolu arkadaşının hakkını yemekten korktuğunu, yedekler diye bir sayfa açılmasını ve o sayfaya adının yazılmasını talep etmiş.

Yazı sınıfına girememiş diğer çocuklar...Varlıklarından haberimin olmadığı diğer çocuklar , umut verici konuşmalarımın tek kahramanı tek oğlum, çünkü ben tek bir anneyim, bir tane oğlum var.

Sevgili  sınıf öğretmeni telefondaki mesajınıza " okey, tamam, olur" diye cevaplayan velilerden biri olamadım çünkü büyüklerin umut dolu konuşmaları çok bencil, çok yapmacık. 

Oysa çocukların toprağı , okulun -büyüklerin döktüğü betona rağmen öyle verimli, öyle bereketli ki bir mucize gibi...








9 yorum:

  1. Ne güzel bir oğluşun var Ayşe, annesinin bütün güzellikleri ona geçmiş. Allah yolunu açık etsin, iyi insanlarla karşılaştırsın, yüreğindeki koskocaman sevgisi ona mutluluklar getirsin.

    YanıtlaSil
  2. Güzel yüreğinden öpüyorum güzel çocuk :)

    YanıtlaSil
  3. Benim anladığım bütün sınıf yazı kulübüne girmek istiyor. Neden kontenjanı 18 kişiyle sınırlar ki? Neden bir tanecik olsun çocuğun hevesini kırarlar ki. İkinci bir sınıf açsınlar nedir yani. Annesi gibi şahane yazacak oğlun eninde sonunda ben eminim. Ama yazı kulübü ama başka yerde.

    YanıtlaSil
  4. Ah can Yunus,tüylerim diken diken oldu.Umarım her şey gönlünce güzel olur.

    YanıtlaSil
  5. Çok tatlı, soruna çözüm önerisi getirebilmesi ve kimsenin hakkını yemek istememesi. Bu çocukları gördükçe mutlu, adil, güzel yarınlar için daha çok umutlanıyorum.

    YanıtlaSil
  6. Canım Yunus, allah hep iyilerle karşılaştırsın bahtı açık olsun

    YanıtlaSil
  7. Hiç kimse, hiçbirimize, hayatın kolay olacağına dair söz vermedi. Hayat, onu nasıl kabul edersek öyle yaşanır. Bazen karşılaştığım engellerle konuşurum. (Bu engel aşmam gereken bir duvar da, açmam gereken bir kavanoz kapağı da, masumiyetimi kanıtlamam gereken bir insan da)
    Şöyle söylerim onlara "Sen benden daha güçlü olamazsın. Çünkü benim aklım var"
    Çocuklarımız bunu ne kadar erken öğrenirlerse o kadar başarılı olurlar. Sanırım Yunus çabucak öğrenecek. Çünkü annesi gibi akıllı. :)

    YanıtlaSil
  8. Canım Yunus,canım Ayşe...

    m.mert

    YanıtlaSil
  9. buraya gelen, yazan herkesi çok seviyorum. kurtarılmış bölgenin insanları:)
    nükhet

    YanıtlaSil