22 Eylül 2017 Cuma

Ceviz Hasadı


Üç gündür  yatak döşek yatıyorum ,elimi kolumu kaldıramıyorum,  sesim gitti konuşamıyorum. Sebebi ceviz.
Annemler bu sene erkenden köyden ayrıldılar, bahçe işleri bize kaldı. Eşim U. hayatında hiç köy görmemiş benimle evlenince köy tanıdı.. Çocukluğumdan beri her yaz köydeyim ama tam bir köylü olduğum söylenemez.  Geçen sene ceviz dökmek için çağrılan işçi dalında çok ceviz bırakmış çok dal kırmıştı köyde ondan başka biri olmadığı için mecburduk. Bu sene dört ağaç için istediği parayı duyunca U. cevizleri dökmeye talip oldu. Annemleri aradık, U. dökecek cevizleri dedik, parası da bize kalacak zaten okullar açılıyor masraf çok...Babam olmaz dedi, U. çok yorulur, bunalır,  olmazdı. ( Ayıp olur diye U. yapamaz diyemiyordu)  Oysa U. köy işlerine çok hevesli ,  hevesini hiç bir şey  kaçıramıyor, kış için alınan odunları sobaya göre küçülten babama bakıyor, tek hamlede odunu ortadan ikiye ayıran babamın elinden baltayı , "babacım siz yorulmayın gerisini ben hallederim diyerek" alıyor. Kibarca tutulup sallanan balta oduna denk gelmiyor, denk gelen narin darbelerde ise odun yer değiştiriyor, sabit durmuyor, odunun peşinde kovalamaca başlıyor, balta otuz kırk kere havalanıp duruyor ama odun ortadan ikiye ayrılacağına horon tepiyor. Çoluk çocuk eğlencesi kıt köyde altın bulmuş gibi sevinerek U.un  çevresine doluşuyor, emmi şöyle vuracan, abi şöyle tutacan , aboo odun nereye fırladı... Konsantrasyonu bozulmasın diye etrafındaki kalabalığı dağıtıyorum, odun ile baş başa bırakıyorum. Oysa daha önce defalarca göstermiştim, anlatmıştım,bak baltayı şöyle tut, odundan korkma yüzüne fırlamaz,  bana bak benim gibi salla, vur ... Dakikalar sonra terden sırılsıklam olmuş,  tüm güçlüklere rağmen başarmış olmanın zaferi, ışıldayan gözleriyle ikiye ayrılmış küçük odun parçası ile yanıma gelip, uzatıyor. Aferin diyorum, gizlice baltayı saklıyorum.
Ceviz dökmek neydi ki diye kendi kendimizi gaza getirdik, kaç ton  kiraz ,elma topladık, şeftali topladık, dut döktük, dört ağaç cevizden mi korkacağız istediği paraya bak, ağaca yazık kırılmadık dalı kalmamıştı,  bir kaç saatlik vaktimizi alırdı...
İki gün sonra okullar açılacaktı bir günde halleder eve gideriz diye plan yaptık. Önce ağaçları keşfe çıktık üç dönümlük bahçenin değişik köşesindeydiler, yol kenarındaki ağaç hariç hepsine alıcı gözle bakınca hafif ürktük, çok büyüktüler. Geçen sene ceviz nasıl dökülüyor diye dikkatlice izlemiştik, adam sopasıyla gelmişti, bizim ilk işimiz sopa bulmak olmalıydı. Bahçeyi dört dolandık uzun sopa aradık, kurumuş kiraz ağacının en uzun dalını uygun bulduk testerenin uçlarından birlikte tutarak,kestik. Dal uzundu ama çok da ağırdı, tek başıma dalı sabit tutamazken nasıl havalara kaldırıp cevize vuracağız diye karamsarlaştım ama U. hiç sorun etmiyor hemen işe koyuluyor, yakın alttaki cevizlere vuruyor, cevizler patır patır dökülüyor, çok seviniyoruz. Sen vur ben toplayayım diyorum, düşen cevizleri kovalara dolduruyorum. Biraz sonra U. duruyor, ellerine bakıyor, sopanın değdiği yerler soyulmuş yara olmuş. İşe yeni başlamışken...Evden krem yara bandı eldiven alıyoruz, ellerini korumaya alıp tekrar başlıyoruz. Ağacın alt dalları bitti  bir kova yarı olmadı bu ağaçtan her sene   beş kova çıkıyordu. Kafamız yukarlarda , ne yapmak lazımdı.  Ağaca çıkıyordu adam dedim. Çıkamam dedi U., düşebilirim. Ben ağaca çıkarım ama   sopalar çok ağır geliyor, dalın üstünde elimde sopa ile dengede duramam.
Kilerden merdiven bulduk, ağacın altına getirdik, U. merdivene çıktı. Sık sık telefon ile halimizi soran annem U. nun merdivene çıktığını duyunca telaşlandı, sakın merdivene çıkmasın, düşer Allah korusun bir yerini kırar diye bağırmaya başladı. Düşmesin diye merdiveni tutmaya başladım. Ağacın bütün çevresine merdiven koyarak dolandık durduk, soyulmuş elle merdiven üstünde ağır sopayı hareket ettirmek çok zor bir şey olsa gerekti, onca uğraşa rağmen cevizlere ulaşamıyorduk hepi topu iki kova çıkmıştı, üç kova ceviz dalda duruyordu. Sık sık dinlenmek zorunda kalıyorduk,  ter hortumdan fışkırır gibi her yerimizden fışkırıyordu. Sopanın denk geldiği cevizlerden çoğu mermi hızıyla vücudumuza çarpıyor, U.  nun alnına düşen cevizler alnında sigara söndürülmüş gibi morartılar bırakıyor.. Akşama doğru bir ağacı bile bitirememiştik, hava kararmadan planımızı revize ettik, yarın sabah gün doğarken işe başlayacaktık. Gün doğmadan kalktık, hava serin her yer çiğ damlaları ile ıslaktı, kazaklarımızı giyinip işe koyulduk, yol tarafındaki ceviz ağacının yanına gittiğimizde dalında tek bir ceviz kalmadığını gördük, çit kırılmış içeri girilip ağaçtaki tüm ceviz toplanmıştı,  hesaplarıma göre en az beş kova yeşil cevizi götürmüştü. Her sene bu dört ağaçtaki cevizleri üç kardeş ve annemler dört aile olarak bölüşüyoruz hepimize yeşilinden ayrılmış bir kova kurumuş ceviz düşüyor, okula giderken her sabah oğlumun peşine koymaya çalışıyorum  bitmesin diye pasta kurabiyeye hiç katmıyorum. Belki toplayan kişi de aynı bizim gibi kendi yemeyecek sadece oğluna yedirecek diye iç geçirdim, sadece çiti telleri kırıp bizi masrafa soktuğu için kızdım. Köylüler yapmazdı,   piknikçileri toplamıştır dedim, U. hayranlıkla cevizin boş dallarına bakarken; çok usta olduğu belli hiç bırakmamış, sessiz sedasız bütün ağacı götürmüş diye hırsızı taktir etti. Kalan iki ağacın etrafında  sırtımızda merdiven ile saatlerce döndük durduk, bir ara ceviz döken adamı arasak işi bitirse diye söyleyecek oldum, çok alındı.   Ulaşamadığımız cevizlerden başımızı çevirdik, görmezden geldik, artık bitsin dedik, öldük. Annem amcama telefon açmış cevizleri damat döküyor , bakıver bir yerlerini incitmesinler diye..Amcam ile yengem geldiğinde görevimizi yapmanın huzuru ile sopaları merdiveni bırakmış ,belimizi doğrultamadan sürünerek bahçeden çıkıyorduk.
- Ceviz dökmeye başladınız mı dedi amcam
-Daha yeni başlıyorlar herhalde dedi, yengem, dallar ceviz dolu.

-....




11 yorum:

  1. :)

    Biz de kapıyı biz zımparalayıp boyarız, adamın yaptığı iki senedir dökülüyor, soyuluyor zaten dedik. İki gün kapı zımparaladık, bir hafta evden tozunu temizledim, boya ve fırçaya korkarak bakıyorum şu an :) İlk boya badanam da değil ama on beş gün tavana varana kadar spatulayla kazıyarak yaptığım boyalardan bu yana formdan çok düşmüşüm, yaşlanıyor muyum ne :)

    YanıtlaSil
  2. Oyy gecmis olsun ikinize de. Ceviz kaygandir diye biliyorum. En agir isi ustlenmissiniz.

    YanıtlaSil
  3. Anlamların bahçede vardı ama evin önündeydi o döktükçe hergün toplarlardı. Ama tabi gitmeniz gerekiyordu ve tabi dökülsün diye bekleseniz bile başkaları beklemeyecekti belli ki :/

    YanıtlaSil
  4. Fotoğrafı görünceye kadar yine de umutluydum. Lakin değilmiş, tam bir umutsuz vaka :@
    Babaların sözünü dinlemek lazım sanırım:)
    Her iş yapanın elinde kolay görünüyor.
    Bu kesin. Ben de dersimi kaç kere aldım. Vazgeçtim. Artık kendimi pazarlık yapma konusunda geliştiriyorum.
    Çünkü gördüğümüze aldanıp "ben yaparım" diye işe girişince hem biraz gururdan hemde işte, sanırım Türklük damarımızdan vazgeçemiyoruz:)
    Yorulduğumuzla, belimizin eğilmesiyle, kalıyoruz.
    Hırsızı takdir eden U.beyefendiyi de tebrik ediyorum. Elinin kalemiyle bahçe işine girmek de herkesin harcı değil.
    Hırsızlara gelince, evet oldukça ustalaşmışlar, ama ben çok kızdım.
    Sen dememişsin, demezsin de biliyorum...ama ben yine Türklük damarımla, zaten öyle olsa da diyeyim, içimde kalmasın;
    Haram Zıkkım olsun.
    Ne demek başkasının nasibini çalmak...



    YanıtlaSil
  5. Ayşeciğim bunu okuduktan sonra cevizin neden bu kadar pahalı olduğunu anladım :) toplaması ayrı dert, kırması ayıklaması ayrı dert desene.

    Çocukken Yeşil ceviz ayıklarlarken ellerimiz kına yakılmış gibi tupturuncu olurdu. O renk günlerce gitmezdi. Ben de bunu hatırlıyorum bak, ceviz macerası :D

    Eşinin hırsızı taktir etmesine ve amcanların yeni başladınız sanmasına çok güldüm :)

    Elinize emeğinize sağlık. Afiyetle yiyin, sofranıza bereket olsun, omega 3 olsun <3

    YanıtlaSil
  6. Herkesin başına gelebilir. Sakın üzülmeyin. Benim gibi gülün olur mu? Kıyamam size ama son satırda epeyce güldüm ben. N'oldu şimdi cevizler? Ağaçta mı kaldılar?
    Ben bir zamanlar küçücük bir alanda gül ağaçlarının altını saran otları temizlemeye kalkışmıştım.1 hafta uğraştım. Tam bitti dediğim gün ilk başladığım yerdeki otlar yeniden büyümüşlerdi bile."Hayıııırrr...bir daha bana kimse ot yolduramaz" deyip ağlamaklı bir halde eve döndüm. Bir daha da yapmadım zaten. :)

    YanıtlaSil
  7. Çok geçmiş olsun :(( Epey iş kotarmışsınız eşinizle :) Zevkle okudum yine sevgiler...

    YanıtlaSil
  8. Hep hayat tecrübesi bunlar :) Tarım işi çok zor zahmetli.

    YanıtlaSil
  9. toplaması zahmetli olsa da okuması çok güzeldi :)

    YanıtlaSil