20 Mart 2018 Salı

Çorum'da bir cumartesi


Pencere önüne geçmiş , Kayahan' dan "gurbette akşam çok zor'u" dinliyordu, gün batıyordu, çatılara bakmıyordu. Bir kuşu bir kıpırtıyı umursamıyor, şarkıyı yaşıyor olmalıydı.



Şarkının bitmesini beklemeden, başını okşadım, başını kaldırdı, pembe kulaklarından öptüm. Gözlerini gözlerime diktiğinde, "ben yanındayken gurbet nasıl göründü "diye sordum.. Gurbet her gün evimize gelen arsız istenmeyen bir misafir iken ondan kurtulmanın yolunu bulmuştum.  Görünmezlik iksiri nasıl  yapılırı çok  araştırmış, sırrını öğrenmiştim. Her an yanımda hazır tuttuğum bu iksiri  bir fıs fısın içinde saklıyorum. Kocaman bir demlik çayı yalnız başıma  içerken, güneşli havalarda penceremde tek başıma otururken, birden bire yanıma gelen gurbetin üzerine fıslıyorum, görünmez yapıveriyorum. Fısss , fısss , gurbet yok.  Nasıl nerden girdi   , fark edememişim, okşadım okşadım içindeki gurbeti dışarı çıkartıncaya kadar...Kucağıma geldi, boynunu göğsüme koydu, şarkı bitti. 
Yarın günlerden cumartesi, köylü pazarı var dedim.  Pazara gideceğim, gördüğüm her şeyi sana getireceğim.  Söz veriyorum dışarıdaki her rengi senin için kucağıma dolduracağım,  bu pencere önünde  kucağımı açacağım, bu gri gökyüzün rengarenk olacak. 

Pazardan ıspanak almalıyım , ıspanak ile maydanoz birlikte kaynatılıp suyu içilirse depresyona iyi geliyormuş , akşam yatmadan önce aklımdaydı. Küçük eli ile tuttuğu küçük arabasını , yerde ilerletirken depresyon ne demek anne diye sormuştu, dünya ağrısı demiştim. Dünya ağrısı ne demek diye sormamış küçük arabasını  yalancıktan yollarında sürmeye devam etmişti.
Pazarın köylü köşesine gittim, köylü kadınların hepsi bir renk, yelekleri , patikleri,  kenarları oyalı  yemenileri.


Ispanak arıyorum. En ucuz en körpe ıspanağın önünde duruyorum. Satıcı kadına kaç lira diye soruyorum. Satıcı kadın,küçük beyaz yemenisinin bir ucuyla yüzünü tamamen örtmeye çalışmış. Kilosu bir lira derken oynayan dudakları yemeniyi aşağıya çekti, bütün yüzünü kaplayan soyulmuş, deri parçaları ile açık koyu kırmızı yaraları göründü. Yüzü dümdüz bir yaraydı, dudakları burnu kaşı yoktu. Gözlerime bakarken yüzünün açıldığını anladı, yemenisinin ucunu kaldırdı, yüzünü tekrar sakladı. Önce bir sonra iki en son hepsini ver  dedim. Önündeki  ıspanağı çuvalı ile tarttı, beş lira dedi, beş liraya uzanırken gözlerime bakmadan "afiyet olsun" dedi. Parayı şalvarının cebine koydu, boş çuvalını katladı, satacak ıspanağı kalmamıştı.


"Her sabah ve her akşam gösterdiğim şekilde ıspanak karışımı suyunu içerseniz evelallah  depresyonunuz kalmaz, bana dua edersiniz " diyen profesörün videosunu başa sararak izliyorum, miktarları, sayıları, dakikaları  not alıyorum. Mutfağın bir köşesinde  kocaman yükselti ile duran ıspanaklara bakıyorum. Ispanak bahçesinde , ıspanaklarını topluyor, yemenisi ile örtmemiş yüzünü, ıspanaklarından çekinmiyor. Hiç geçmeyecek yaralara, hep göz önünde olacak, saklanamayacak yaralara ve  ağırlığına da iyi gelir mi diye sorasım var, videonun yorumlar kısmından beri profesöre. 

Pazar yolundaki bahar dallarını, bahçelere balkonlara asılan çamaşırların temiz kokusunu getirdim. Limonların sarılığını, çileklerin kırmızılığını getirdim. Beyaz bir yemeni getirdim, altında saklı bir yüzü getirdim. Sevgili kedim, gel kucağıma, ikimiz birlikte açalım , yemeninin altından bir gök kuşağı çıksın, gri gökyüzümüze hediye edelim, onu. ...Gökkuşağı altında koyun koyuna uyuyalım, söz ver artık dinlemeyeceğine dair," Kayahan'ın gurbette akşam çok zor'unu..

İstersen böyle koyun koyuna uyurken şu şarkıyı dinleyelim, ne dersin...



3 yorum:

  1. Ay, Ayşe kız.. Yüreği kocaman güzel anne. Yine yaptın yapacağını. Gökkuşağının altında ağladım nedenini bilmeden. Ağlamak ne rahatlatıcı birşey değil mi? Bunda seçtiğin melodilerin payı da var elbette. Zaten türkülere hiç dayanamam. Karadeniz Türküsü beni alıp götürdü başka diyarlara.
    Videodaki resimde dikkatimi çeken yazıya gülümsemeden edemedim.
    DİKKAT!Saz esnasında hariçten şarkı istemek POLİS emriyle men edilmiştir.
    Bu yazının yazılış nedenini, fotonun çekildiği tarihi araştırmadan türküye kaptırdım kendimi. Ama merak ediyorum. Neden POLİS herşeye karışıyordu acaba? Sıkıyönetim mi vardı? Yine bir darbe fotoğrafı mıydı bu?
    Orda gökkuşağı görünmüyor muydu hiç. Onların görünmezlik iksiri yoktu belli ki.
    Sağol Ayşe. Bir kez daha sağol.

    YanıtlaSil
  2. Çoğunlukla yazılarını okuduğumda yorum yazmak istemiyorum, öylece kalıp yazdıklarının ben de bıraktığı izleri düşünüyorum, bazen içim sıkılıyor ve yanında olup sıkıca sarılmak istiyorum sana, ama çoğunca uzuuun bir romanı okuyup sonuna geldiğimde, düğümü çözmenin rahatlığı doluyor içime ve düşünceler düşünceler. Yine öyle oldu ama bu kez dilim döndüğümce neden yazamadığımı anlatmak istedim. Sevgiler Ayşecim :)

    YanıtlaSil
  3. Depresyonda olan kim, sakın Yunus deme:((

    YanıtlaSil